28 Şubat 2008 Perşembe

Aslı Tandogan ve Sevgilisi Teoman Kumbaracıbaşı



Yakalandılar

Aslı Tandoğan, kendisi gibi oyuncu olan sevgilisi Teoman Kumbaracıbaşı'yla ilk kez objektiflere yakalandı.



Şener Şen ve Kenan İmirzalıoğlu'nun "Kabadayı" dikkat çeken
.... ve şu sıralar "Dudaktan Kalbe" isimli dizisindeki performansıyla övgü alan oyuncu Aslı Tandoğan, kendisi gibi oyuncu olan sevgilisi Teoman Kumbaracıbaşı'yla ilk kez objektiflere yakalandı. İkili, önceki gece İstiklal Caddesi'nde el ele dolaşırken görüntülendi. İki oyuncu, iki yıl önce Mahsun Kırmızıgül'ün "Aşka Sürgün" dizisinde rol almış ve senaryo gereği iki sevgiliyi canlandırmıştı.

Dudaktan Kalbe 26.Bölüm Fragman

dudaktan kalbe 27.bölüm izle

dudaktan kalbe 27.bölüm izle

dudaktan kalbe 28.bölüm izle

dudaktan kalbe 29.bölüm izle

dudaktan kalbe 30.bölüm izle

dudaktan kalbe 27.bölüm,28.bölüm,29.bölüm 30.bölüm özeti ve fragmanı

dudaktan kalbe 27.bölüm,28.bölüm,29.bölüm 30.bölüm özeti ve fragmanı en yakın zamanda sitemizde

Teoman : Avukat da olsa yumruğu yerdi


Teoman : Avukat da olsa yumruğu yerdi

Teoman, muhabiri yumruklamasıyla ilgili " Beni biri arkamdan çekti, eğer çeken bir muhabir değil de avukat olsaydı o da o yumruğu yerdi " dedi.

Teoman, şantajla 100 bin YTL istediğini ileri sürdüğü iki kişi hakkında suç duyurusunda bulunmasından sonra ortaya çıkan porno fotoğraflarının gazetede yayınlandığı gün "Beyaz Show"a konuk oldu. Ünlü rock'çının yatakta çekilmiş görüntülerini bulan muhabir Halil Çilingir'in Teoman'ın birkaç ay önce bar çıkışında yumruk attığı gazeteci olması, programda da gündeme geldi.

Takvim gazetesi muhabirini bar çıkışı yumruklayan ve aynı muhabirin yatak görüntülerini içeren bir habere imza atması sonrası zor günler geçiren Teoman, Kanal D'de yayınlanan "Beyaz Show"un konuğu oldu. Beyazıt Öztürk'ün sunduğu programda magazinciler ve arasında yaşanan olaylara açıklık getiren Teoman, "Ben sadece kaçmakla meşgulüm ama onlardan kaçamazsınız. Artık işin ordinaryus profesörü olmuşlar, onlardan kaçmak için arka kapı aramaya gerek yok, çok zekiler" dedi. Ünlü şarkıcı, muhabiri yumruklamasıyla ilgili olarak da şunları söyledi: "O gece 4'e kadar eğlendik. Zaten 4'e kadar ne yapılır ki. Bar çıkışı beni her zaman çekerler ama o gece farklıydı. Önümde kameralar vardı, ışıkları yanıyordu. Ona bir şey demiyorum ama beni biri arkamdan çekti, eğer çeken bir muhabir değil de avukat olsaydı o da o yumruğu yerdi. Benim dengemi bozmak için yapılmış bir haraketti. Ben de eve gidip olayı düşünüp üzülmek yerine yumruk attım. Yine olsa yine atarım. Bana orada yapılan kalleşçe bir hareketti." şeklinde konuştu.

Öykü-Berk ile röportaj





`Evlerinin önü boyalı direk..` türküsü onlar ile yine meşhur oldu!
Öncelikle söyleşi teklifimizi kabul ettiğiniz teşekkür eder, bu kadar samimi ve keyifli bir çalışma ile karşımıza çıktığınız için tebrik ederiz.


www.oykuberk.com adresindeki sitenizdeki biyografi kısmı bizi pek tatmin etmedi :) Biraz daha detaylı bilgi alabilir miyiz? Doğum tarihleri (ikiz olduğunuzu okuduk, tarihi diyecektik) , doğum yeri vs..

04.08.1982 İstanbul, ayrı yumurta ikiziyiz



Öykü � Berk olarak geçen ismi Grup Adı şeklinde mi kullanıyorsunuz yoksa sadece isimleriniz olsun diye mi o şekilde?

isimlerimizi grup adı şeklinde kullanıyoruz.


Soracak çok soru var ama biz sizinle tanıştığımız noktadan başlayalım istiyoruz. Meşhur şarkınızın, nefis yorumu ile youtube�a koymak fikri kimindi? Nasıl gelişti?

We play ile beraber karar verdik ,videoyu koyduğumuzda albüme başlamıştık,kayıtlar devam ediyordu.Yakın çevremiz için koyduk ama tahmin etmiştik bu kadar izleneceğini çünkü farklı bir şey yapıyoruz ,eğleniyoruz ve samimiyetimiz ister istemez yansıyor.




Bu albüme hazırlık olarak düşünülmüş stratejik bir hareket mi? Yoksa tamamen doğal mı gelişti?

Doğal gelişti.


Bu kadar çok ilgi göreceğiniz bekliyor muydunuz?

Birşeyler olacağını hissediyorduk, çünkü daha önce örneği olmayan farklı bir müzik yapıyoruz.Ne kadar çok kişiye ulaşırsak o kadar mutlu oluyoruz.

Eğitim durumu? İkinizde müzik eğitimi mi aldınız yoksa hobi olarak mı başladı? Evet ise ne eğitimi aldınız?

Biz 9 yaşından beri müziğin içindeyiz,her zaman bir amaç vardı bunun için ailemiz tarafından hep desteklendik.

ÖYKÜ:ben keman çalarak başladım Cihat Aşkın�dan keman dersi aldım,lisede Pera Güzel Sanatlar lisesinde okuduk daha sonra ben İTÜ SES EĞİTİMİ bölümünü bitirdim.

BERK:9 yaşında gitar çalmaya başladım,aşka düştüm ve sonra ondan hiç ayrılmadım,Bilgi Üniversitesinde ses mühendisliği okudum daha sonra İspanya macerası başladı orda flamenco ile içiçe yaşadım okulda ,sokakta, her yerde..


Kardeşi olan herkes bilir ki; kardeşler çok iyi anlaşamaz :) Hele iş yapmak mı? Nerede ise imkansızdır? Sizin ilişkiniz nasıl gidiyor? Aranızdan biri abi yada abla gibi davranıyor mu?

Anlaşmak zorundayız çünkü orda başka bir boyuta geçiyoruz. Birbirimizi olumlu ya da olumsuz en f azla eleştiren iki insanız.Biz birbirimizi tamamlıyoruz,ikiz olmamızın, ortaya çıkan enerjiye etkisi büyük.Abi abla değil ama kadınların anaç bir tavrı olduğu için ister istemez anne, abla gibi bir koruma duygusu oluyor aynı şekilde Berk de sahiplenici bir tavır içinde olabiliyor.




Biraz albüm hakkında genel bilgi alalım, şarkıların seçimi, söz müzikler, yaklaşım, tarzınız ve sizin albümle ilgili özel iletmek istedikleriniz varsa..?

Albümde 4 türkü var; Evlerinin önü boyalı direk,Akşam mahnısı(Azeri türkü),Hastane önü incir ağacı ve Doldurdum martinimi. Diğerleri bize ait.Aranje,düzenleme,söz,müzik bana ait,bu albüm bugüne kadar olan birikimimizin bir özeti,cebimizde 10 şarkı var hadi albüm yapalım değil durum tam tersine cok fazla eseri elemek durumunda kaldık,sürekli üretim içindeyiz daha paylaşacak anlatacak cok şeyimiz var.


Parçaları, besteleri nasıl oluşturuyorsunuz?

Öykü : Biri melodiyi bulup geliyor, üzerine çalışıyoruz.

Berk : Müzik benim kafamda ben sürekli üretim halindeyim, bazen müziğe söz geliyor bazen söze müzik geliyor bazen de hiç birşey gelmiyor bu uzun bir süreç benim için bazen de kısa.


Müzikal anlamda örnek aldığınız grup /kişi vs.. (yerli/yabancı)

Dünyada kalbini koyarak müzik yapan kim varsa hepsini örnek alıyoruz.


Kimler ile aynı sahneyi paylaşmak isterdiniz?

Kibariye�nin vokalini cok flamenco buluyoruz ,Müslüm Gürses de aynı şekilde çok severek dinlediğimiz bir isim, onlarla aynı sahnede bulunmak isteriz.




Albüm�den sonra yaşam tarzlarınızda bir değişiklik oldu mu? Tanınmak vs.. ilginç bir anı vs..?

Albümü hayata geçirmiş olmaktan dolayı çok mutluyuz.Doğru bir iş yapıyoruz ve ne kadar cok kişeye ulaşırsak o kadar mutlu oluyoruz cok güzel tepkiler alıyoruz.Samimiyetimizin dogru şekilde ulaştığını görmek bizi heyecanlandırıyor.

Bazen, yolda adres sorduğumuz ya da köpek gezdirirken yanımızdan geçen birinin bizi tanıması ilginç oluyor. Ama yaşam tarzımızda, iş temposu dışında, hiçbir şey değişmedi.


2008 için planlarınız nelerdir?

Çok konser vermek, tüm Türkiye�yi kapsayacak bir turneye çıkmak.


Müzik yapmıyor olsaydınız, ne yapardınız?

Yine müzik yapardık.



Hayatınızda dönüm noktası dediğiniz belirgin bir olay var mı?

Karakterlerinizi nasıl tanımlarsınız? (Bu soruya karşılıklı cevap verirseniz eğlenceli olabilir. Öykü titizdir, Berk sabırsızdır vs.. :) gibi�)

Biz hiperaktifiz. İkimiz de sabırsızız ama büyüdükçe hayat öğretiyor biraz daha telaşsız olmayı. Öykü sorumluluk sahibi, güvenilir, anlayışlı, güleryüzlü,enerjiktir. Berk eğlenceli,araştırmacı,konuşkandır.


Nerelerde oturuyorsunuz? Aileniz ile mi yaşıyorsunuz?

Ailemizle yaşıyoruz, Anadolu yakasındayız.


Müzik dışında bireysel olarak uğraştığınız belirgin hobileriniz vs.. var mı?

Edebiyat,tarih,sinema� film izlemekten çok keyif alıyoruz, Öykü özellikle şiir kitaplarını cok seviyor.


İstanbul�da nereleri sever, nerelere gidersiniz, semt ve mekan olarak alabilirsek seviniriz?

Ataşehirde kahvaltıcımız var mesela�Çengelköyü,Modayı,Nişantaşını,Ortaköyü seviyoruz.
Arkadaşlarımızla oturup konuşabildiğimiz,yüksek sesin olmadığı yerleri tercih ediyoruz.Özellikle de güzel kahvaltı yapabildiğimiz yerler.


Bağdat Caddesi�ni nasıl bilirsiniz? Gelip gider misiniz? Sevdiğiniz takıldığınız yerler var mı?

Bağdat caddesinin enerjisini cok seviyoruz, özellikle alışveriş yaparken cok fazla seçeneğinizin olduğu bir yer. Midpoint ve Cafe Cadde de sevdiğimiz yerlerden.




HIZLI KISA SORULAR

Bu bölüm müzik ile ilgli olmamasına rağmen, sizi sevenlerin daha yakında tanıyabilmesi, daha samimi ve yakın hissetmesi için düzenlenmiştir.

Ne tarz yemeklerden hoşlanırsınız? Yemek yapar mısınız?

Berk : Lazanya, balık
Öykü : Makarna, patates,

Berk cok güzel yapar, Öykü ne zaman isterse!


Evli / Bekar / İlişkide?
Bekarız.


Sinemaya gidermisiniz? Ne tarz filmlerden hoşlanırsınız? En son gördüğünüz film?

Berk : Aksiyon, macera, komedi
Öykü : Aşk filmleri,korku ve tarihi filmler.En son gördüğümüz film Kabadayı.


En son aldığınız albüm?

Öykü : Amy Winehouse � Back To Black
Berk : Aydın Esen�in son albümü


Sporla aranız nasıl?

Öykü : Fırsat buldukça yürüyüş yapıyorum. Berk arkadaşlarıyla maç yapmayı seviyor.


İnternet ve teknoloji ile aranız nasıl?

Öykü : Ben http://www.oykuberk.com/ �dan forumdaki fanlarımızla konusuyorum . BERK benden daha çok ilgili internetle ve teknolojiyle.


Son olarak bizlere ve ziyaretçilerimize söylemek istedikleriniz nelerdir?

Albümün cok keyifli olduğunu söyleyebilirim, biz müzik yaparken cok eğleniyoruz, bizi takip etsinler, konserlerde cok eğlenecegiz�

Başarılarınızın devamını diler, samimi yaklaşımınızı ve iyi müziğinize hep devam etmeniz dileği ile, bize zaman ayırdığınız için teşekkürler...

Teşekkür ederiz�

Aman şarkısı ile tanıdığımız Eylem ile keyifli bir sohbet...

Aman şarkısı ile tanıdığımız Eylem ile keyifli bir sohbet...



Öncelikle biraz bize geçmişinden bahseder misin? İlgiltere`de neler yaptın?
İngiltere`de doğup büyüyen bir kızım. 5 Eylül`de 23 yaşıma bastım. 1984 doğumluyum:) Küçük yaşlardan beri tiyatro yapıyorum. Özellikle televizyon ve tiyatro konusunda 2 yıl boyunca gece-gündüz eğitim aldım. Bununla birlikte bir kız grubuna üyeydim. Dans, müzik ve çeşitli performanslar sergiledik. 1 sene boyunca hep beraber yaşadık. Turlara gittik, birçok yerde gösteri yaptık. Aynı zamanda tv ve reklamlarda küçük rollerde yer aldım. Eğitim açısından kendimi iyi derecede görüyorum. Sahne şovlarından şarkılara kadar yaptığım işin kendime ait olmasını istiyorum. Her yönüyle ilgileniyorum. Sahnede nasıl duracağım, şarkıları söyleme stilim, yazdığım sözler, yaptığım şarkılar gibi.

Gruptan ayrılmak ve Türkiye`ye gelme fikri nasıl gelişti?
Türkiye`ye gruptan ayrılıp geldim. Çünkü onlarla hep birlikteyken kendimi ve sanatımı unuttum. Ama onlarla çok şey öğrendim. Biraz korkarak da olsa ayrılmak kendimi ve sanatımı ortaya koymak önemliydi.
Kıbrıs`lı bir Dj şarkıma remix yaptı. Hatta bir party`de çaldı bunu. Bu arada şarkılarım demo halde hazırdı. Sonra bir festival için Edirne`ye geçtik. Ordan da İstanbul`a geldim. Sonra Ahmet Abi ile tanıştım. Sonra albüm çalışmaları başladı.

Albüm nasıl oluştu?
Yaklaşık hazırlama süreci 1 yıl sürdü. Özellikle Türk soundlarını ve özümü kaybetmemek istemedim. R&B olsun, Jazz olsun bunları yapmayı çok istedim ama benim kanımda-özümde Türklük var. Bana hep soruyorlar. �Rum musun?� �Aslak mısın?� �Hayır Türk`üm.� Bunu her zaman belli ettim. Benim için çok önemlidir. Her zaman bir Türk sevgisi olsun isterim. Aileme de bu konuda çok teşekkür ederim.

Albüm Türkiye ile sınırlı kalacak mı yoksa yurtdışı planları var mı?
Aslında Kiss FM`de Allah Allah çalıyor. İngiltere`deki Türk DJ`ler çok ilgi gösteriyor. Ama albümü ilk olarak Türkiye`de çıkarmak istedik. Önce Türkiye`de olsun istedik. Mesela Amerika`lı birisi albüm çıkarıyor. Sadece Amerika`da kalmıyor. İngiltere`ye de Türkiye`ye de geliyor. Aynı şekilde bizden de neden olmasın?
Ayrıca gelecek günler içinde Almanya`da çıkması planlanıyor.

Albüm istediğin gibi oldu mu?
Ben yaptığım işlerde kalite olsun isterim hep. Olsun diye yapmam. Bu benim için çok önemlidir. Yaptığım işlerin kendime yakışmasını isterim. Albüm de böyle oldu. İstediğim gibi ve Eylem`in soundunu ortaya koydu.

Türkiye`deki pop müziğe baktığımızda, kliplerden ritmlere kadar büyük benzerlikler hatta birebir kopyalamalar mevcut. Ama senin albümün, şarkıların ve klibin bunların dışında kalıyor. Kategorize etmek istediğimizde benzer birini bulamıyoruz?
Çok teşekkür ederim. Sonuçta gün sonunda çıkacak bir albüm için neden aynı şeyleri yapayım ki? Ve bu sahte şeyler ne kadar zaman kalacak? 1 sene mi 2 sene mi? Ben hergün kendime nasıl daha iyi birşey yapabilirim diye soruyorum. Mesela geçenlerde Cano Cano türküsünü öğrendim (Gülüşmeler)
Albümde de farklı birşeyler yapmak istedik. Devamlı enstrumanlar değil vokalleri enstruman olarak kullandık. Bunların da çok renk kattığını düşünüyorum.

Aldümdeki �Turkish Delight�ın özel bir hikayesi varmış? Öğrenebilir miyiz?
Tabi. Gary Benson, beni tanıdıktan sonra senin için bir şarkı yazdım dedi. Turkish Delight adında. Albümde bana ait olmayan tek parça bu. Şarkı çok güzeldi ve ben de bunu tüm Türk kızları ile paylaşmak istedim. Sarışınlar olsun, esmerler olsun dünyada ama Türk kızları gibi yok :)

Türkçe`nin biraz bozuk olmasından yakınıyorsun?
Evet Türkçe`yi kullanırken hala sorun yaşaıyorum ama söz onu da düzelticem ve çok güzel olacak. 1 yıl içinde çok yol katettim zaten. İlk zamanlar �Tüm dünyanın yükü bende olsa, Bugün aşkım beni bıraksa� derken �Bugün� yerine �Budün� diyordum. Ama o düzeldi (Gülüşmeler) Basın danışmanım çok yardımcı oluyor. Ben onların İngilizce`sine, onlar da benim Türkçe`me destek veriyorlar.
Şimdiden ikinci albüm nasıl olacak diye düşünmeye başladım. Kafamda şarkılar dönüp duruyor ama gittikçe biraz güçleşiyor şarkılar. Tabi bunlar da zamanla dilin doymasıyla daha da güzelleşecek.

Peki İngilte`den kopmak zor olmadı mı?
Hem evet hem de hayır diyebilirim. Zaten albüm çalışmaları süresinde 1 yıl boyunca devamlı gitme gelmeler oldu. Ama son 3 aydır Türkiye`deyim. Artık ailem gelip gidiyor. Hatta orada olduğum sürede burayı çok özlüyorum. Özellikle İstanbul`u ve Kadıköy`ü çok sevdim. Bağdat Caddesi`nde teyzem var ve devamlı ona gidiyorum :)

İlk klibin çok hoş olmuş. Standart kliplerimizden çok farklı? Nerede ve nasıl çekildi?
İlk klibim Tülay İbak tarafından Karaköy`de çekildi. Dans okulundan arkadaşlarım vardı İngiltere`de. Onları aradım gelir misiniz diye? Çok heves ve istekle geldiler. Onlar da yeraldı klipte.

Takıntıların var mı?
Mesela makyaj malzemelerine çok dikkat ederim. Herkesin kullandığı şeyleri kullanmam. Temizlik çok önemlidir benim için. Temizlik yapmak terapi gibi gelir bana :)

Yemeklerle aran nasıl?
Yemeği çok severim. Bazen diyet nereden çıktı diye düşünüyorum. Biz Türk`üz! Bizim çok güzel yemeklerimiz var. Bunlar varken yememek ve diyet yapmak pek mümkün olmuyor :)

Sevgilin var mı?
Hayır yok. Albüm çıktı diye böyle demiyorum:) Küçük yaşlardan beri birçok projede yeraldığım için ciddi anlamda ilişkim olmadı.

Çocukluk hayalin var mıydı?
Hani falsız kalmayın denir ya. Ben de sana hayalsiz kalmayın derim. Benim için her zaman yaptığım işten memnun kalayım, çalıştığım insanlarla saygıyı kaybetmeyeyim bunları hep isterim.
Müziğimle ilgili bir hayalim var. Tüm dünyaya müziğim ile hitap etmeyi ve turlar yapmayı istiyorum. Bütün dünya Bailamos dinleyip söyleyebiliyor. Neden Aman`ı söyleyip dinlemesin? Benim amacım yaptığım müziği ve kendimi dünyaya tanıtmak.
Ama en önemlisi sağlık ve huzurun olması. Evdi, arabaydı böyle hayallerim yok. Sağlık ve mutluluk olsun gerisi gelir diye düşünüyorum.

Alışverişle aran nasıl? Mesela bir mağazaya gidip saatlerce dolaşır mısın?
Severim tabi. Ama kesinlikle günümü harcamam. Ama kız kardeşim çok ilgilidir. Bu arada albüm kapağındaki elbisemi o hazırladı. Mesela şunu gördün mü falan diye sorar. Ama ben önemsemem bu kadar. Gider beğenir alır ve çıkarım. Ama takılara ve güzellik ürünlerine daha çok ilgim var.

Sinema ile aran nasıl?
İzlemeyi severim. Genellikle Klasik İngiliz filmlerini seviyorum.

Çok teşekkür ederiz.
Asıl ben teşekkür ederim. Çok keyifli bir sohbet oldu.




Aşkı Bulamam Ben� isimli şarkısıyla çıkış yapan Murat Boz ile röportaj...


Biraz kendinden bahseder misin?
Eğitim hayatımdan bahsedeyim öncelikle. 1995 yılında Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi`ne girmemle müziğe ilk adımı atmış oldum... 4 sene piyano ve de keman eğitimi aldım.1999 yılında burslu olarak Bilgi Ünv. caz vokal bölümüne girdim. Ondan sonra da Tarkan�la çalışmaya başladım ve dolayısıyla okulu bırakmak zorunda kaldım. Yaklaşık 5 sene Tarkan�la çalıştım. Ve de şu an single çıkardım. Halen İstanbul Teknik Ünv. Devlet Konservatuarında müzik okumaya devam ediyorum.

Seni müziğe yönlendiren bir şeyler oldu mu?
Ortaokul zamanlarında ses yarışmaları olurdu. O zamanlarda yarışmalarda birincilikler kazandım. Ondan sonra da acaba müzikle ilgilensem mi demeye başladım yani o zaman fark ettim diyebilirim.

Ailen sana müzik konusunda karşı çıktı mı?
Hayır hiç karşı çıkmadılar aksine destek oldular. Özellikle annem çok fazla arkamda oldu.

Hem topçu hem popçu olduğun söyleniyor?
Doğrudur:) Hem topçu hem popçu yanım var. Aslında çok istiyordum futbolcu olmayı. Zaten daha albümüm yokken İTÜ�ye girdiğimde okul takımındaydım. Hatta şampiyonluklar bile kazandık. Hala oynuyorum, müzisyen olmasam futbolcu olurdum.

Tarkan�la nasıl tanıştınız ve çalışmaya başladınız?
Tarkan�la 2001 senesinde Ozan Çolakoğlu�nun vasıtasıyla tanıştık. Tarkan Karma albümünü çıkardığı sırada bir vokalist arkadaşla çalışmaya başlamış fakat seslerinin uyuşmadığını düşünüp çalışmaktan vazgeçmiş. Ozan Çolakoğlu�da bana Tarkan�ın vokalistliğini teklif etti, ben de kabul ettim.

Tarkan�ın senin ilerlemene katkısı olduğunu düşünüyor musun?
Kesinlikle evet. Daha önce de söylediğim gibi ben Tarkan�la Karma albümünden itibaren 5 sene çalıştım. O kadar çok konsere çıktım ki onunla gerçekten çok önemli deneyimler kazandım. Zaten konser deneyimleri dışında Tarkan�la oturup konuşmalarımız var. Ondan öğrendiğim pek çok şey var tabii ki. Her anlamda her türlü desteği aldım ondan. Bu arada albümümde bir parçası olacak, single�ımda yok ama çıkacak albümümde Tarkan�ın bir parçası var.

Geçmişte bar çalışması yapmışsın ve amatör grup performansların da var. O günleri özlüyor musun?
Açıkçası en çok zevk aldığım dönemlerdi diyebilirim. Hatta Bağdat caddesinde bir mekanda çıkıyorduk. Yaklaşık 2 sene kadar da orada çıktım. Müzikaller, aryalar söylüyorduk, insanlar da biz de çok eğleniyorduk. Çok güzel zamanlardı gerçekten.

Çalıştığın kişiler içinde çalışmaktan en fazla zevk aldığın isimler?
Çalışmaktan en çok zevk aldığım kişi Tarkan. Çünkü çok zaman geçirdim kendisiyle. Onun başarısına ortak olmak ayrı bir keyifti benim için. Onun dışında Shakira�ya vokal yapmıştım. Benim için özel bir deneyimdi. Gerçekten çok güzel bir bayan, televizyonda göründüğünden daha hoşmuş.

Single çıkartırken satış kaygısı ya da korku yaşadın mı?
Aslında korku olmadı. Çünkü single çıkarırken hedefimiz daha çok Murat Boz�u tanıtmaktı. Yani satış kaygımız olmadı. Ama albümle her anlamda iyi bir çıkış yapmayı planlıyoruz. Birde bu yaz o kadar çok albüm çıktı ki. Demet Akalın, Serdar Ortaç, Ajda Pekkan, Kenan Doğulu gibi isimler yeni albümlerini çıkardılar. O yüzden kaba tabirle albüm karambole gelmesin önce bir single çıkaralım dedik. Hem internet hem de çevremden aldığım tepkilerden anladığım kadarıyla da insanlar az çok tanıdılar beni. İkinci kliple birlikte daha hızlı bir yükseliş olacağına inanıyorum.

Peki albüm ne zaman geliyor?
Albümü eylül ayında piyasaya çıkarmayı planlıyorduk ama ramazan dolayısıyla tarih biraz sarkacak. O yüzden eylül�de çalışmalarımızı tamamlayıp eylül sonu gibi çıkaracağız. Klibi de eylül ayı içerisinde çekmeyi planlıyoruz.

Artık büyük bir kesim tarafından tanınmaya başladın. Yolda yürümek nasıl?
Nadiren imza isteyen insanlar oluyor. Ama tanıyorlar artık. Birçok insan da bakıyor ama çıkaramıyor beni. Bir de bana genelde �üstüne atlayanlar var mı şeklinde sorular soruyorlar� ama öyle birşey yok.

Hayranlarının ilgisi seni rahatsız edecek boyuta geldi mi? Mesela Ajda Pekkan �Sokakta yürüyebilmeyi çok özledim!� demişti?
Ama onlar uç noktalarda. Ben bir Ajda ya da bir Tarkan olmadığım için henüz böyle bir şey hissetmedim. O pozisyona geldikten sonra tabii ki rahat hareket edemezsiniz dışarıda ama benim için öyle bir durum söz konusu değil. Rahat rahat dolaşıyorum. Korumayla gezecek halim yok. Sonuçta beni izleyen, takdir eden insanlar o insanlar. Onlardan niye kaçayım?

Yemekle aran nasıldır?
Yemekle aram çok iyidir. İştahlıyımdır da... Hiç yemek ayırd etmem.

Mutfakta becerikli misin? Mesela sevgiline hiç yemek hazırlar mısın?
Mutfak konusunda pek becerikli değilim hatta uzaktan yakından alakam yoktur. Sevgilime makarna falan hazırlamışımdır herhalde. Bir de sosis falan kızartmışımdır. Bu tarz şeyler yani.

Alışveriş yapmaktan hoşlanır mısın?
Ben alışverişi pek sevmiyorum. Daralıyorum, sıkılıyorum yani. Kız arkadaşımla gitmeyi ekstradan sevmiyorum.

Çok para harcar mısın alışverişe?
Hayır çok fazla para harcamam. Eğer bir şeyi beğenirsem de fiyatı önemli değildir. Ama çok uçuk rakamlar harcamıyorum. Mesela bazı markalar var çük güzel şeyler oluyor. O mağazalara girmemeliyim diyorum ama beğenirsem de alıyorum.

Televizyon dünyasına sıcak bakıyor musun? Birçok popüler isme geldiği gibi sana da dizi film vb. telifler gelecektir? Bu konudaki görüşün nedir?
Evet dizi teklifleri geliyor ama pek sıcak bakmıyorum. Çünkü çok alakasız dizi teklifleri aldım ben de kabul etmedim. Yer alacağım proje çok önemli çünkü bizim insanımız çok duygusal ve bırakacağım imaj da çok önemli. Ancak iyi bir proje ve de bana uyan bir rol çıkarsa düşünebilirim. Ama zaten şu an doğru zaman değil çünkü albüm için konsantre olmuş durumdayım. Albümümüzü bitirelim, klibimizi çekelim düşünürüz.

İnternetle aran nasıl?
İnternetle aram iyidir. Genelde Google�da arama yapıyorum. Ulaşmak istediğim her türlü bilgiye ulaşabiliyorum. Kendimle ilgili haberleri takip ediyorum. Onun dışında Messenger kullanıyorum. Ama bu aralar çalışmaktan pek internetle ilgilenemiyorum.

İnternette arama motorlarında en çok aranılan isimlerden biri oldun. Birkaç tane fan siten bile var. Bu hızlı popülariteyi bekliyor muydun?
Açıkçası beklemiyordum. Bir anda oldu. İnternette özellikle birden bire patlama oldu. Benim gördüğüm 2-3 site var. Hiç bu derece iyi tepkiler beklemiyordum. Gerçekten çok mutlu oluyorum bunları görünce.

Sinemaya ya da diğer aktivitelere vakit ayırabiliyor musun?
Sinemayla aram iyidir ama bu aralar pek gidemiyorum. Evdeyken de DVD izliyorum genelde.

Peki en son hangi filmi izledin?
�Poseidon�dan kaçış�ı izledim.

En son okuduğun kitap?
Osman Aysu�dan �Taş plak�

En son aldığın albüm?
En son Sefiller müzikalini almıştım. Bir de Justin Timberlake� in son albümünü almaya gittim ama alamadım. Çünkü daha gelmemiş.

Bağdat caddesi deyince aklına ne geliyor?
Bağdat caddesi vazgeçilmez. Bana göre dünyada da sayılı caddelerden biri. Bağdat caddesinde akşamları daha çok seviyorum çünkü daha sakin oluyor, gündüz çok kalabalık geliyor. Çocukluğumun geçtiği yer. Halam Bağdat caddesinde oturuyor. Çocukluğum oradaki oyuncakçılarda geçti. Çok güzel anılarım var orada. Bağdat caddesi süper.

Yanında eksik olmayan vazgeçilmezlerin nelerdir?
Cep telefonum mutlaka yanımdadır. Çantamda da CD ve resim taşıyorum bu aralar. Sıcaklardan dolayı parfüm ve deodorantım var. Bunun dışında kitap vardır mutlaka.

Grup Hepsi Röportajı










Hepsi Grubu
Hepsi1 Dizisi Oyuncuları

4 Birbirinden güzel ve şirin kız... Bir de güzel sesleri, kıvrak ve şölensel dansları biraraya gelince; seyre doyum olmayan ve ülkemiz müzik tarihinde biraraya gelmiş bayan grupların asla yakalayamamış oldukları bir başarıyı resmediyorlar. Hepsi Grubu, kuruldukları ve ilk şarkılarının namelerini kulaklarımıza mırıldanmaya başladıkları tarihten itibaren geniş kitlelerce beğenilen nadir gruplardan. Ve bu beğenimiz (gerçi tescile ihtiyaç yok) MTV müzik televizyonu tarafından da tescillendi desek yeridir.

İşte size birbirinden güzel dört bayan; “Hepsi” ile sımsıcak bir söyleşi...

Siz klasik sorulardan sıkılıyorsunuz galiba öyle bir duyum aldık. (gülüşmeler)
Soru olarak bagdatcaddesi.net’den soru soran arkadaşlarımız var; onların sorularını ilk önce yanıtlayalım. Sonra sohbet edelim. Sohbet sırasında ilginç bir şeyler buluruz aradan tamam mı?

H.G: Tamam
Siteden sorular: Çocukluğunuzda böyle bir yere geleceğinizi hiç düşünür müydünüz? Yada çocukluğunuzdaki hayalleriniz nelerdir? Tuba Demir sormuş.

Gülçin: Ya tabi ki düşünüyorduk. Herkesin sen ne olacaksın dedikleri zaman, zaten mikrofon olarak, her tür silindir şeklindeki eşyayı alıp şarkı söylemeye çalıştığım için böyle bir hayalim vardı yani.

Eren: Benim çocukluk hayalim çok komikti. Ahçı olmaktı. Ama bu çocukluk hayaliydi. Sonra, ortaokul yıllarına geldiğimizde tabi ki hayalimiz böyle bir grup olmaktı. gerçekten… Ama proje başladığında da bu kadar tepki alacağımızı çok kısa zamanda buraya geleceğimizi tahmin etmiyorduk.

Yasemin: Benim de mutlaka sahne ile ilgili bir şey olacağı kesindi, çünkü aileden gelen bir şeydi sonuçta. Tiyatrocu olmayı istiyordum. Ama daha sonra klasik baleye geçince dansçı olmaya karar verdim. Hep değişti bu fikir ama sonradan şarkıcılıkla dans bir arada olunca bu gurup kuruldu ve şimdi buradayız. Güzel yani.

Cemre: Zaten başından beri bunu istiyordum. Tabi klasik bale okuduğum için yani onda da sahne almak iyi ama, başından beri bunu istiyordum. Buraya geleceğimizi tahmin ediyor muyduk derseniz; biraz ukalalık olacak ama, ben ediyordum yani...

Tuba’ya teşekkürler. Muammer Çavuşoğlu demiş ki; Kıbrıs’a gelecekler mi?

H.G: Kıbrıs’a gideceğiz.

H.G: İyi ki sormuş... Kesinleşti 8’inde Kıbrıs’tayız. Cevabı çok kısa oldu bu sorunun ama… (gülüşmeler)
Gökhan Konaş demiş ki; başarılarında bayan ve güzel olmalarının payı onlara göre yüzde kaç?

H.G: Buna toplu cevap verelim isterseniz? Tek tek yüzde vermeyelim.

Eren: Bayan olmamız şu şekilde algılanabilir. Hani yalnızca bayan olduğumuz için değil ama, kız gurubu hani ilk defa bu şekilde bir şey yaptığı için ilgi çekmiş olabilir mesela. %30 olabilir. Bayan olmamız ve dört kişi olmamız bence %30 olabilir.
En son gittiğiniz film?

Yasemin: Eee ben gittim… (gülüşmeler) Dünyalar Savaşı’na gittim çok güzeldi.

Eren: Hatırlamıyorum. Neden hatırlamıyorum çünkü ben her gün birkaç film izliyorum. Yani sinema dışında da. Ne izlediğimi gerçekten hatırlamıyorum. Çok fazla film izliyorum. Hangisi en son film hiç hatırlamıyorum.

Cemre: Angelina Jolie ve Brad Pitt. Ms&Mr Simith.
Hayatınızın filmi?

Eren: Hayatımın filmi. Büyük Umutlar.
Yeni versiyonu mu?

Eren: Evet.

Gülçin: Hayatımın filmi diyemem.Zaten çok fazla film izlemeyi sevmiyorum. Eren gibi ilgim yok. Ama dans filmlerini izlemeyi daha çok seviyorum.

Cemre: Ya ben, şimdi pek film aklıma gelmedi düşün düşün… Genel olarak Angelina Jolie izlerim; çoğu filmini seviyorum ben. Hayatımın filmi... ımm... (gülüşmeler) Pek bir şey aklıma gelmiyor şu anda.

Yasemin: Benim biraz saçma gelecek insanlara ama Armagedon olabilir. Filmin son sahnesi beni çok etkilemişti. O olabilir.

En son okuduğunuz kitap?

Yasemin: Da Vinci Şifresi.

Gülçin: Ben de en son Da Vinci Şifresi’ni yarıda bıraktım. Sonlarına biraz gelmiştim bıraktım okumadım.

Neden yarıda bırakılıyor bu kitaplar?

Gülçin: Çünkü vakit yok.

Cemre: Zamanımız yok. Normalde ben çok fazla kitap yani yazın özellikle onlarca kitap okurum ama yani şey olmuyor böyle zaman….

Marka tutkunuz var mı?

Yasemin: Yok ama ayakkabıda önem veririm mesela öyle diyeyim.
Mesela en son ne aldın?

Yasemin: En son ne aldım ya ben? Dans ayakkabısı aldım en son. Nike’dan aldım. Hepimiz aldık. (gülüşmeler)

Eren: Marka takıntım yok ama orijinal şeyler giyinmekten hoşlanıyorum. Genelde herkesin üstünde olan moda gibi herkesin üstüne yapışmış giysileri sevmiyorum. Orijinal şeyleri daha çok seviyorum.

Gülçin: Marka takıntım yok ama sevdiğim bir stil var tabi. Her markanın bir çizgisi oluyor. Benim de sevdiğim bir çizgi var tabi ki. Adidas seviyorum ayakkabıda özellikle. Onun dışında böyle çok tercih ettiğim kesin budur dediğim bir şey yok.

Cemre: Benim marka takıntım belli bir marka yok. Bazı genel olarak beğendiğim markalar var onların çoğu ürününü beğeniyorum yani tam benlik diye. Ama genelde her şey değil; bazı ürünlerde gidip özel üretim olan şeyleri bulurum; bunun her bedeninden şu kadar var, onları özellikle alırım... severim öyle tek tük olan şeyleri.
Peki Bağdat Caddesi hakkında ne biliyorsunuz? Karşıda hiç yaşadınız mı? Gezip gördünüz mü?

Cemre: Anneannem oturuyor orada. Fakat şey, ben normalde Etiler’de oturduğum için Bağdat Caddesi’ni bilmiyorum, bana biraz karışık geliyor. (gülüşmeler)
Bağdat Caddesi mi karışık geliyor?

Cemre: Büyük yani orası, güzel ama... ne bileyim…

Yasemin: Benim okulum orada. Kadıköy’de. İstanbul Üniversitesi Konservatuarı. Orada okuyorum... vaktimiz olduğu zaman Moda’ya gidiyoruz yada Cadde’ye... Cadde’de tek bildiğim yer Şaşkınbakkal. (gülüşmeler) Başka da hiçbir yeri bilmiyorum. Birkaç yer biliyorum ama inanılmaz karışık geliyor sokakları bana. Bana diyorlar ki orada yaşayanlar, sizin taraf daha karışık. Aslında değil, oradaki sokaklar birbirlerine çok benziyor çünkü; çok karışık geliyor bana.

Cemre: Bağdat Caddesi derli toplu olması açısından çok güzel bence. Yani mesela bir mağazayı bulabilmek için Etiler’den Bebek’e iniyorsunuz falan... Bağdat Caddesi’nde hepsi var. Bütün alışveriş merkezlerindeki mağazaların hepsi var; o açıdan çok güzel, ama yine de çok iyi bilmediğim için karışık geliyor.

Eren: Benim de hayatım hep Avrupa yakasında geçti. Karşıda da bir tek Cadde’yi biliyorum ve arabayla karşı tarafta her zaman kaybolurum. Bir tek arabaya binip Cadde’ye gitmeyi biliyorum. Başka hiçbir şey bilmiyorum. Cadde çok rahat bir yer bence. Gittiğim zamanlarda her şey süper. Dümdüz bir cadde ve ben ara caddelerinin de çok rahat olduğunu düşünüyorum. Çünkü bence hepsi birbirine paralel ve mantıksal olarak karışık değil.
Ama bu kavramı duymuşsunuzdur en azından. Bağdat Caddesi’nden yaşayanlar hakkında edindiğiniz fikriniz var mı? Etiler insanlarına benziyorlar mı mesela?

Cemre: Mesela Bağdat Caddesi kızları için diyorum ki; ya bunların hepsi nasıl bu kadar bakımlı ve güzel olabilir? hepsi güzel! (gülüşmeler) Ne kadar kızın yanından geçiyorsam hepsi güzel, manken gibiler... Bağdat Caddesi’nin kızları güzel oluyor onu biliyorum.

Eren: Bir de şeyi biliyorum, araba olayını. Orada arabalarla hızlı giderlermiş, arabalarla gezerlermiş onları da biliyorum. (gülüşmeler) Bir de çok kalabalık oluyormuş haftasonu ve hava güzel olunca.

Cemre: Marks&Spencer’ın önünde toplanıyorlarmış dimi Yasemin? Buluşma noktası falan varmış onların. Arabayla gezen gruplar, mesela sahil tarafındaki Mc Donald’s ın orada toplanıyorlarmış öyle biliyorum. (gülüşmeler)

Yasemin: Ben şeyi hatırlıyorum Cadde ile ilgili... Birkaç sene önce orada bir mağazaya girmiştim. Daha küçüğüm. Avrupa tarafında öyle büyük katlı mağazalar yok henüz. Annemlerle beraber, böyle kat kat çıkılıyordu mağazaya ve çok da güzel kıyafetler vardı. Sonra ikinci girişimde öğrendim ki Zara diye bir yermiş. İlk Zara orada açılmıştı onu biliyorum...

Gülçin: Bakımlı insanlar olduklarını biliyorum, böyle diyeyim. (gülüşmeler)
Bu arada yaşlarınız kaç?

Gülçin: 20 yaşındayım 85 liyim.

Cemre: 20

Eren: 21

Yasemin:19
Mesela bugün makyajlarınızı siz mi yaptınız? Siz mi yaparsınız? Makyaj eğitimi aldınız mı?

Yasemin: Ben bugün kuaföre gitmedim. Kendi kendime yaptım her şeyi. Saçıma da fazla şey yapmıyorum artık... konserlere çıkarken bazen kendim yapıyorum, daha kolay ve daha pratik. Doğallıktan yana daha çok yakışıyor açıkçası bana kendi halinde bırakmak. Makyajımı da kendim yaptım. Bugün aslında Erenle biz gitmedik kuaföre üşendik. Biz kendimiz yaptık.

Eren: Makyaj eğitimi almadık. Ama artık suratımıza makyözler çok fazla makyaj yapa yapa kendimize en çok yakışanı yavaş yavaş bulmaya başladık. Bir de makyaj nasıl yapılır yavaş yavaş biz de. Ben de bugün kuaföre gitmedim. Zaten saçlarım normal, yani makyajı da kendim yaptım. Birde sürekli kuaföre gidip makyaj yaptırmak... hani gerek yok diye düşünüyorum.

Gülçin: Bu arada ya şey; biz hep beraber küçüklüğümüzden beri, sahneye çıktığımız için, kendi makyajlarımızı ve sahne makyajımızı kendimiz yapmak zorunda kalıyorduk. Bu sahne makyajı başka bir şey ama, ben öyle bir şey ki bazen özellikle rimel sürerken batırıyorum ve kendim yapmamayı tercih ediyorum o yüzden; ben de bugün kalkıp kuaföre gittim yani. (gülüşmeler)

Cemre: Ben istesem makyajı düzgün şekilde yaparım ama artık saç ve makyaj yaptırmak istemiyorum. Hiç hoşuma gitmiyor saç ve makyaj yaptırmak elimde olsa hiç makyajsız şekilde çıkıcam rahat rahat, ama olmuyor yani.

Erkek arkadaş mevzusuna girelim mi?

Menejer: Ben söyleyeyim, Cemre'nin yok, Gülçin'in yok, Eren'in var, Yasemin'in yok. (gülüşmeler)
İlişkinden memnun musun? Ne kadar zamandır…

Eren: Çok memnunum. İki sene. Çok memnunum çok mutluyum, huzurluyum.

O ne yapıyor? Nasıl biri?

Eren: O ne yapıyor? Normal bir üniversitede okuyor. Biz tabi ki anormal bir üniversitede okumuyoruz. (gülüşmeler) Konservatuar değil. Öğrenci ekonomi bölümünde okuyor. Gerçekten çok alakasız. Ama onun da ruhunda dansçılık ve şarkıcılık varmış. Yaşadığımız bazı ayrıntılarda görüyorum bunu. Bizimle takıldığı sürece baya bir çıkıyor ondan böyle şeyler. O da hayatından çok memnun... bizimle olmaktan çok memnun. Bizimle diyorum, çünkü sırf benle değil yani, hep birlikteyiz.
İdeal bir sevgili nasıl özelliklere sahip olmalı? Dürüst mü olmalı, asla yalan söylememeli mi, yakışıklı mı olmalı... entelektüel mi? Nedir?

B.C: Eren seçmiş tamam.. (gülüşmeler)

Eren: Benimki gibi olmalı; nasıl mı? İdeal bir sevgili tipinin haricinde söyleyeceğim. Çünkü “ideal tip” herkesin kafasında çok farklı. Anlayışlı olmalı diye düşüyorum... yani bazı durumlar vardır her halden durumlardan... hani anlayışlı olmalı, kendi isteklerine göre davranmamalı, karşısındakine tolerans tanımalı. Çok kıskanç olmamalı.

Ama biraz, azcık kıskanmalı mı yani?

Eren: O da olmasın bence, ben öyle kıskançlıktan çok hoşlanmam... çünkü beni boğuyor gibi geliyor kıskanç tavırlar. Onun dışında içten bir insan olması lazım. Herkesin onu sıcak bir insan olarak görmesi hoş olur...

Yasemin: Ya nasıl söylesem... Bu soru daha önce de sorulmuştu bana. Ukala olmamalı, bana güvenmeli, benim de ona güvenmem gerekiyor tabi. Ve nasıl söylesem, karakteri oturmuş olmalı, iki yüzlülükler falan... güzel şeyler değil bunlar. Ne bileyim beni kıskanmayan... biraz kıskansın ama çok kıskanmasın... çünkü Eren’e katılıyorum, çok boğuyor insanı... niye kıskanıyorsun falan, çok kötü olur herhalde. Ben kıskanırım açıkçası... ama fazla belli etmem... içimde kalır, söylemem.

Cemre: Doğal ve dürüst olmalı. Beni merakta bırakmalı. Mutlaka merak ettiğim bir şeyler olmalı hep.
Gizemli kalmalı?

Cemre: Evet gizemli olmalı ve boyu boyuma yakın olmalı ki kendimi güvende hissedeyim.

Boyun kaç?

Cemre: 67 falan galiba. 1;67.

Kolay... standart… (gülüşmeler)

Cemre: Bilmiyorum ya, böyle sorular sorulduğunda hiç birinde aklıma cevap gelmiyor. Bir erkek nasıl olmalı? Ne bileyim rahat olabileyim yanında, abuk subuk yalanlar söylemesin, bir şey yapmak istiyorsa gezmek eğlenmek istiyorsa eğlensin. Açık sözlü olsun bir şey yapıyorsa gelsin suratıma söylesin. Kavga edip sonra sakinleşebilirim. Ama şey bilmiyorum yani çirkin davranışlar olmasın. Bu soruyu böyle sorunca benim aklıma hiçbir cevap gelmiyor. Ne bileyim ben anlık bir cevap veremem buna.
Grup içersinde iş bölümünüz var mı? Mesela röportajlara gittiğimizde Cemre konuşmayı sever, Eren daha arkada kalır genellikle gibi...

Cemre: Yok. Adımızda “Hepsi” zaten öyle bir iş bölümümüz yok aslında. Kim ne isterse o anda o an’a bağlı olarak yapıyor.
Tv programlarına katıldınız, röportajlara gittiniz, en eğlendiklerinizden bir tanesi? Sanırım Zaga’ya katılmıştınız ve baya hareketli ve eğlenceli geçmişti.



Yasemin :Zaga’da bir şey olmadı yaa Beyaz’da çok eğlendik. Gülüyoruz. Konuk olduğumuzu unutuyoruz orada; Beyaz espriler yapıyor biz gülüyoruz eğleniyoruz kendi kendimize.

Cemre : Zaga’da güzeldi.

Eren : Sinyal çok güzel.

Gülçin : Sinyal programına gittik araba kullandığımız böyle işte hepimiz gittik.

Yasemin: Ben rezil oldum.
Hangi hataları yaptın?

Yasemin: Ehliyeti yeni aldım. Trafiğe çıkmadım hayatımda, araba park etmedim ben. Rezil oldum, gerçekten rezil oldum. Gülçin dubaları kaldırdı ben ona rağmen park edemedim o arabayı. İşaretleri falan bildik ama ben arabayı park edemediğim için üç tane ceza aldım. Dans etmek zorunda kaldık. (gülüşmeler)

Cemre: Yaseminle Gülçin takıldı, Erenle ben; işte arabayı işaret dubalarının arasına park etmek gerekiyor, Gülçin’de inip gel gel, git diyor. Gülçin iniyor dubaları kaldırıyor bir güzel. (gülüşmeler)

Gülçin: Kukaları kaldırdım çünkü imkanı yok asla park edemez Yasemin; böyle bir şey yapmak zorundaydım yani. (gülüşmeler)

Eren: Sonuçta ben ehliyeti alalı 3 yıl falan oldu... trafikte geziyorum gerçekten güzel şekilde. Bazı tabelalar var onlar ehliyet kitabında var, trafikte yok; onları koymuşlar oradaki piste, Cemre’de benden 1,5 sene sonra aldı benden daha taze onun bilgileri, arabayı kullanan benim, cevapları veren Cemre. Allah’tan yanımda ehliyet sınavından daha yeni çıkmış yeni biri var yoksa ben yalnızca araba kullanıyorum, güzel park ediyorum... bazı levhalar var gerçekten bilmiyordum... o yüzden Cemre’ye teşekkür ediyorum buradan. (gülüşmeler) Ceza almamızı engelledi.
Peki ne kadar puanla bitirdiniz?

H.G.: Neredeyse hepsi hata. (gülüşmeler)
5 tane soruyorlardı sanırım.

Eren: Soruları bildik ama yani giderken hata yaptık bagajı açık unuttuk. (gülüşmeler) Park edemedik orada hep birlikte çok komik oldu. Kaputu açmam gerekiyor, kaputun kolunu bulamadım bagajı açtım. Sonra kaputu açtık ama bagaj açık kalmış. Öyle gitmişiz kullanmışız. (gülüşmeler) Öyle garip garip şeyler oldu

Bu arada garip bir hikaye dinledik biz.

H.G: Ne, Nasıl bir hikaye?
Karınca hikayesi.

H.G: (gülüşmeler)

Yasemin: Eren küçükken reçellerle birlikte karınca yiyormuş. (gülüşmeler)

Eren: Bahçe katında oturuyorduk. Bahçeli bir evdi. Masada mutfak masasında bal ve reçel hep dururdu. Onlar hani buzdolabına konmuyordu ve çok fazla karıncalanıyordu, karıncaların yolu vardı; şekerin ve reçelin içine girerdi. Ben de küçükken her seferinde ayıklardım çaya ve süte koyarken, reçellerden ayıklamazdım öylece ekmeğimin üstüne sürerdim karıncalarla birlikte.

Annen görmeden mi?

Eren: Annemde görüyor canım ne olacak. (gülüşmeler) Pek önemli değildi. Karıncaları da çok seviyorum... gerçekten çok seviyorum enteresan şekilde. Onlar bana enteresan şekilde tatlı geliyorlar yani çok çalışkanlar. Öyle çocukken karıncaların çok çalışkan olduklarını öğrenirsiniz ya, çocukken çizgi filmlerden falan... o şekilde işlemiş karıncalarda orda bana yabancı gelmedi uzun süre. 7 sene o evde yaşadım... orda ne güzel ekmek üstüne ayıklamadan yedim çok da yemişimdir muhtemelen karınca.
Başka çocukluk anılarınız?

Yasemin: Ben bir kere köpeğimle birlikte uyumuştum. Bizim sibirya kurdumuz vardı o zaman daha ona yer yapamamıştık bahçede... apartmanda bakıyorduk bir süre, balkonda kocaman bir kulübesi vardı. Motosiklet geçtiğinde sürekli havlıyor, susması için yanına gitmen gerekiyor... yani ben kulübeye girdim onunla, kulübeden çıkınca yine havlamaya başlıyordu ve ben kulübede onunla birlikte uyudum sabaha kadar. (gülüşmeler) Sabah uyandığımda yalıyordu beni o şekilde uyanmıştım. Çokta büyük, ben de küçüğüm...

Kaç yaşındaydın?

Yasemin: İlkokul sondaydım orta bire geçicektim. Baya büyüktü o birlikte uyumak zorunda kalmıştık onunla... iğrenç kokuyordum kalktığımda. (gülüşmeler)

Eren: Ben de kız kardeşimle, benden iki yaş küçük kız kardeşim var, annemler evde yokken evdeki birçok eşyayı kül tablası olsun, abajur olsun bir sürü eşyayı; bir tane böyle kapalı barandamız vardı hepsini oraya taşırdık... ve hepsinin üstüne bir fiyat koyardık... annemler eve geldiğinde onlara satmaya çalışırdık... böyle saçma sapan oyunlar oynardık kardeşimle. Evdeki eşyaları annemlere satıyorduk tekrardan. (gülüşmeler)
En çok ne kadar yiyebilirsin?

Yasemin: En çok bir ekmek yerim. (gülüşmeler) Ben yemek yemeği çok seviyorum ama bu sıralar yememem gerekiyor. (gülüşmeler) Baya bir kilo aldım çünkü. En çok balık ve tavuk severim. Sebzelerden brokoli yemeği severim. Bir de anneannemin yaptığı Ayşe kadın fasulyeyi, zeytin yağlı. Zeytin yağlı dolma...
Hiç yemek yaptın mı?



Yasemin: Ben yaptım.
Makarna mı?



Yasemin: Makarna yaptım. Sos yapıyorum değişik tarzlarda böyle, özel soslar yapabiliyorum. Bir de bezelye yemeği yapmıştım.
Yemek yapmak zevkli mi?

Yasemin: Zevkli ama kimse karışmayacak mutfakta... çünkü, mesela annem gelip şunu karıştırmasın yani... ben yapıyorsam ellenmeyecek...
Peki yemek seçiyor musun?

Yasemin: Yemek seçiyor muyum? Yumurta yemem mesela... nefret ederim yumurtadan. Nanenin taze yaprakları vardır ya, salataya falan konur onları da yiyemiyorum. Bir de patlıcan asla yemem.

Eren: En çok ne kadar yerim? mesela patlayana kadar meyve yiyebilirim. Mesela Mc Donald’sın bir tane büyük mönüsünü yediğim zaman yerimden kalkamayacak gibi oluyorum çok fazla geliyor... belki o kocaman mönüyü yiyip arkasından kocaman kolasını yada başka bir şey içtikten sonra çok fazla tıkıyor beni. Zaten o şekilde tıkanmayı sevmiyorum ama patlayana kadar meyve yiyebilirim. Bir blendıra muz, şeftali, bisküvi ya da mevsim meyvelerinden hangisi olursa... Bisküvi, süt, bal bir blender; hepsini içiyorum ve yani bütün gün bir şey yemiyorum... en son yatmadan önce acıkıyorum, bir şeyler daha atıyorum ağzıma o şekilde yatıyorum... en fazla tıkadığım şey herhalde o blenderdır. Onun dışında başka bir şey aklıma gelmedi.
Hiç yemek yaptın mı?

Eren: Yemek yaptım. Ama mesela şöyle, kendi kendime yapamıyorum... anneme telefon açıyorum, anne şimdi ben ne yapıcam diye... ne nerede türünde... ne yapacağımı o bana tarif ediyor... yemeğin tam ortasında anne ben ne yapacaktım diye soruyorum bazen... Güzel bir şekilde yemek yapabiliyorum ama tarifi telefonda almam gerekiyor... Çünkü, bir dahaki sefere yine unutuyorum tarifi. Unutuyorum işte, elimde değil...
Peki, sevgiline hiç yemek hazırladın mı?

Eren: Hııı?… Yok hayır! (gülüşmeler) Yemek ısıtıyorum ama. Annem yapıp buzdolabına koymuş oluyor. Karnım açıktı diyor sevgilim... iyi tamam, ben sana yemek hazırlayayım diyorum. Mutfakta yemek hazır nasılsa... onları ısıtıyorum bir güzel ve tabaklara diziyorum. Her türden faklı farklı şeyler koyuyorum masaya bir sürü tabakta... güzel oluyor yani masa. Sana yemek yaptım diyorum, ısıtıyorum annemin yaptığı yemekleri bir güzel. Aslında pek bişey yaptığım söylenemez tabi (gülüşmeler).

Peki yemek seçer misin?



Eren: Yok ayırt ederim... mesela peynir hiç yemem. Bebekliğimden beri kaşar peyniri ve beyaz peynir de dahil, peynirin hiçbir çeşidini yemedim. Zeytini ilkokul beşinci sınıfta neden bilmem yemeyeceğim bir daha diyerek diye kendi kendime bıraktım. Onları hiçbir şekilde yiyemem o yüzden... sabah kahvaltılarında çok zorluk çekiyorum bundan dolayı. Ne yicem, annem her sabah artık sana ne yedircem Eren diye sıkılmaya başladı. Çünkü her sabah reçel bilmem neyle geçmiyor. Onun dışında ne yemem başka? Bamya da sevmem mesela...
Pekala; sevmediklerinizden değil neleri sevdiğinizden bahsedin.

Eren: Çok şey severim... Imm... evet, evet; çok fazla şey severim. Ama enginar da sevmem. Yaa ben bakla bamya mı dedim, ben bakla da sevmem. Bamya da sevmem sevmem.

Yasemin: Eren sevdiklerini söyle, sevdiklerini… (gülüşmeler)

Eren: Patlıcan da sevmem, enginar da sevmem. (gülüşmeler)

Gülçin her şeyi seviyor galiba? Bir tek et mi yemiyordun?

Gülçin: Yaa et yerken çok seçiyorum, illa paketli olması lazım. Köfte yiyorum daha çok. En çok yiyebildiğim bir ekmek ve bir çeyrek kokoreç...
Bu dediğini bir kere yaptım de lütfen...

Gülçin: İki kere yaptım. (gülüşmeler) Ondan sonra... diğer sorular neydi?
Yemek yaptın mı hiç?

H.G: Yapıyor çok güzel…

Gülçin: Yemek yapıyorum... sebzeli tavuk yapıyorum mesela. Ama her zaman tutmuyor tabi. Bir de şey, pasta tipi şeyler, şekerli şeyleri yapmayı seviyorum. Ama yaptığım şeyi bir kez daha yapmamaya karar verdim mi hiçbir zaman ilk yaptığım gibi güzel olmuyor. Her seferinde farklı oluyor. Böyle işte… Kerevizi seviyorum, zeytinyağlı sebze yemeklerini de çok severim
Peki ya sen Cemre?

Cemre: Ben yemek yapamıyorum. Hiçbir şekilde yapamıyorum ama. Yemek ayırt etmiyorum ama özellikle portakaldan uzak dururum… Parfümünü bile sıkmam yani, o kadar o derece... hiçbir şeyini sevmiyorum. Sevdiğim yemekler ise, enginar seviyorum mesela... Mc Donald’sın her türlü şeyini yiyebilirim örneğin... her mönüsünü, her büyüklükte hiç fark etmez.
Jumbo mönü yiyebiliyor musun mesela?

Cemre: Yiyebiliyorum tabi ki! Sınır tanımıyorum yani o konuda...

Gülçin: Cemre hepsini yiyor evet... ben de yiyorum. Sonra da bir daha yemeyeceğim diyorum ama nafile. Her seferinde aynı oluyor.

Cemre: Yemek seçmem aslında... Gerçekten açsam ve yemek yemek istiyorsam, grupta en çok ben yemek yiyorum. Gerçekten durmuyorum. Bazen diyorum bu yemekler nereme gidiyor diye... kilo da almıyorum.

Pekala; herkese soruyorum şimdi... kısa kısa cevaplar olabilir. Dışarı çıkar mısınız eğlenmek için? Nerelere gidersiniz? Mekan ismi vermek istemeyeceğinizi varsayarak, hangi semtleri tercih ettiğinizi söylerseniz de olur. Bir de gece hayatı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sever misiniz?

Cemre: Gece hayatını hiç saçma bulmam. Bence gayet de güzel bir şey... fakat hiçbir şekilde gece hayatım yok. Çünkü hiç zamanım yok. Şöyle düşünüyorum; benim yaşımdaki gençler, gece hayatını gerçekten seviyorlar mantıklı olarak; ama ben bütün gün çalışıyorum. Mesela bir sabah kalkıp 11:00 de dans dersine başlayıp, akşamüstü bitene kadar dans edip ondan sonra da röportajlar falan... E dolayısı ile de gece hayatı olmuyor, olamıyor. Onun yerine evde oturmak daha cazip geliyor. Fakat gündüzleri dışarı çıkmayı düşünüyorsam Etiler’de oturduğum için, oraya yakın yerleri tercih ediyorum.

Gülçin: Ben de genelde evde olmayı severim. Kendime zaman ayırmayı severim ama eğer zamanım olur ise Taksim’de takılmayı daha çok tercih ederim.
Taksim’de daha rahat mı hissediyorsun kendini?

Gülçin: Evet. Daha çok seçenek var. Ama daha çok Etiler’deyiz. Çünkü işlerimiz, mesela kuaförlerimiz orada... dans dersleri hep Etiler’de oluyor. Ayrı kalıyorum biraz yani. (gülüşmeler)

Eren: Gece hayatı...Imm... Çok fazla çıkmam ama arada bir çıkarım tabi. Gece hayatı güzel bir şey, ama ben normalden de az çıktığımı düşünüyorum geceleri. Zaman ve yorgunluk yüzünden bize kalan zamanı dinlenmekle geçiriyorum. Genelde de vakit geçirdiğim yerler de; Arnavutköy, Bebek, Etiler gibi yerler.
Daha sakin diye mi tercihin bu yönde?

Eren: Daha sakin evet...
Peki Yasemin, ya sen?

Yasemin: Cemre’nin dediği gibi gece hayatı güzel bir şey ama tabi çıkabilenler için. Gerçekten hiçbirimizin vakti yok ve olsa da çıkacak halimiz yok. Hani belki doğum günlerinde falan özel günlerde çıkılabiliyor. Onun dışında ben de Taksim’i çok seviyorum. Taksim’in içinde her çeşit insan ve her şey olduğu için... o karışıklık hoşuma gidiyor yani... ama geceleri Taksim biraz göreceli bir kavram halini alıyor. O nedenle gündüz daha cazip geliyor bana.
Web sayfanızın adresi nedir?

Yasemin: www.gruphepsi.com
Peki orada hepinizin ayrı ayrı e-maili yazıyor mu, yoksa tek bir adres üzerinden mi hayranlarınızla kontak kuruyorsunuz?

H.G: Tek bir e-mail adresimiz var.
Kim bakıyor peki gelen maillere?

Yasemin: Hepsi Grubu olarak cevap veriyoruz. Kişisel olarak cevap vermiyoruz; yani kişisel gelen maillere de Hepsi Grubu olarak cevap veriyoruz.

H.G: Forumlarımız var mesela... Onları sık sık takip ediyor, okuyoruz.
Foruma katılıyor musunuz peki?

Yasemin: Bire bir chat yapıyoruz onlarla çoğu zaman. Duyurular bölümünde yayınlanıyor.
Mesela haftanın hangi günleri ve saatleri on-line oluyorsunuz? Varmı böyle bir zaman?

Yasemin: Şu anda böyle bir planlama yapmadık. Rastgele ve vakit buldukça zaman ayırıyor ve ilgileniyoruz.
Bugüne kadar karşılaştığınız en garip soru yada sorular ne oldu sitede?

Yasemin: Boyumuzu çok merak ediyorlar mesela. İlk klibimizde midilliler olduğu için onları bazı insanlar gerçekten at zannedip bizim çok uzun olduğumuzu düşünüyorlarmış. En garibi buydu benim aklıma gelen... Bir keresinde de “memleketin neresi” diye bir soru gelmişti.
Pekala, internetle aranız nasıl?

Yasemin: Ben internetle baya haşır neşir oluyorum. Gezerim, severim yani interneti.

Eren: Genelde teknolojinin çok dışında bir insanım... evde bilgisayarım yok zaten. Kardeşim kullanır sadece. Ama mesela bir tane e-mail adresi alıp, aylarca bakmadığım oluyor. Kendi kendine gidiyor öyle. Sonra bir tane daha adres alıyorum. Şimdi kullandığımı da daha yeni aldım. Millete veriyorum e-mail adresimi bir şeyler yolluyorlardır belki ama ben bakmıyorum... pek internetle haşır neşir değilim yani.

Gülçin: Ben interneti seviyorum, özellikle eve geldiğim zaman çok yorgun olduğum için fiziksel bir şeyler yapamıyorum... oturup internette geziniyorum.

Ceren: Ben pek teknoloji özürlü değilim... Takip ediyorum. Teknolojik aletleri de merak edip kurcalarım. Bazen de bozabiliyorum tabi; ama yine de kurcalamaktan geri duramıyorum. İnternetle de ilgiliyimdir. Ama öyle hadi bugün neler olmuş, ne mail gelmiş falan türünde özel bir çabam yok. Arada bir eserse ilgileniyorum ve zaman ayırıyorum yani.
Klibinizin başlarken bir animasyon izliyoruz. Kimin fikri?

Ceren: Starium’un fikriydi animasyon şirketimizin yani.
Animasyondaki sesler size mi ait, seslendirmeyi siz mi yaptınız?

Ceren: Evet. (gülüşmeler) seslendirme bizim.
Gelecek projeler neler peki?

Gülçin: Şu anda yapacağımız şeylerden en yakın olanı konserlerimiz... Koreografımız Selahattin Kara, dünya çapında ünlü bir koreograf bu arada; Michel Jakson, Britney Spears, Lenny kravitz Madonna gibi birçok insanla çalışmış ve şimdi de bizimle birlikte çalışıyor... bizim için büyük bir şeref tabi bu...

Eren: Biz Türk olduğumuz için şanslıyız bu konuda... O nedenle çalışabiliyoruz onunla. Yoksa çok seçici...

Gülçin: Her şarkımıza koreografi yapıyoruz şu sıralar. Her gün yeni bir koreografi öğreniyoruz ve sürekli verdiğimiz konserlerde bunları sergiliyoruz.

Bir sonraki klip ne zaman peki? Planlama vardır mutlaka...

Gülçin: Dur dur! Belki olabilir diye düşünüyoruz. (gülüşmeler) “Dur dur” adlı parçaya çekilebilir diye düşünüyoruz; daha kesin değil ama... yaz sonu, Eylül belki...
Yurt dışı projeleri var mı peki?

Eren: Yurtdışı daha sonra ki plan... Ama “Olmaz Oğlan” adlı parçanın İngilizce versiyonu zaten yurtdışına gönderildi hatta Bulgaristan ve Kanada’da listelere bile girdi. Bulgaristan listesinde 1 numara oldu hatta... Radyo City Bulgaria diye Bulgaristan’ın bir radyosu bizimle telefon bağlantısı bile yaptı. Söz konusu İngilizce parçamıza bir de klip çektik, yurtdışındaki bazı müzik kanallarında yayınlanıyor hala. Hatta MTV de, kategorisinde 5 numaraya kadar da çıktı.
Peki bu parça Türkiye’de ekranlara taşınacak mı? Var mı bu konuda bir hazırlık?

Ceren:Türkiye’de düşünmedik açıkçası. Bu zaten şirketin bir araştırma politikasıydı. Bir deneme mahiyetinde hazırlandı bu çalışma. Ama uzun vadede böyle bir çalışma düşünüyoruz tabi daha kapsamlı olarak. Tabi tarih belirsiz...
Bizim Bulgaristan’da yaşayan Bulgar arkadaşlarımız var. Şarkınızdan onlar sayesinde haberdar olduk hatta. Ve dinlemek istediğimiz için de mp3 olarak bir kısmını kopya gönderdi.

H.G: Aaaa süper!..
Bulma şansı yok tabi Türkiye’deki hayranlarınızın...

H.G: Mp3 olarak yurtdışı kaynaklı bulunabilir sadece... başka türlüsü hayır...

Hepinize çok teşekkür ediyoruz; sıcak ve samimi; sohbet havasında bir söyleşi oldu...

H.G: Aynen... Biz de teşekkür ederiz...
Bagdatcaddesi.net adlı web sitesinden alınmış bir röportajdır.

Kavak Yelleri'nin Güzeli Pelin Karahan


Kanal D'de yayınlanan ve yoğun ilgi gören Pelin Karahan(Aslı) ile yapılmış keyifli bir röportaj.


ALEXAA TOOLBARI HEMEN BEDAVAYA YÜKLEYİN İNTERNETİ DAHA HIZLI KULANIN
http://info.alexa.com/site/download Linke tıklayıp ''Install Now'' yazan yere tıklayın interneti daha hızlı kullanın

6 Ekim 1984 Ankara doğumlu Pelin Karahan,Kavak Yelleri adlı diziden önce Demirdöküm,Coca Cola,ve Carrefour reklamlarında oynadı.

*Kavak Yelleri bir Ege kasabasında, başlarında kavak yelleri esen damarlarında deli kan dolaşan büyümek için sabırsızlanan dört gencin hikayesini işliyor. Bu ekipten biri de Aslı.. Bize Aslı'yı anlatırmısın?


Pelin:Aslı 17 yaşında.Kasabada büyümüş üniversite sınavına hazırlanan bir genç kız . Ailesinin maddi sorunları var.Sınavı kazanmak zorunda ki hayatını garantiye alsın.Lise sonda okuyor Aslı, ama çalışmak zorunda da kalacak.Çünkü annesine ve ailesine destek olmaya çalışıyor.Babasına çok düşkün ve babası onun gözünde bir kahraman.Aslı nın Efe ve Deniz isminde çocukluk arkadaşları var.
Çok iyi arkadaşlar ama Aslı bir yandan da genç bir kız tabii.Yavaş yavaş Deniz'e bir aşk beslemeye başlıyor.Ama bunu bazı durumlarda bastırmak zorunda kalıyor.
İlk kez aşkı tatmış oluyor ve yeni bir kız geliyor, ona karşı kıskançlıkları doğuruyor. Aslı çok inatçı ve sert görünümlü bir kız. Kız gibi değil aslında biraz erkek gibi.

*Aslı maddi zorluklara rağmen okuyor.Hiç böyle bir süreç yaşadın mı ?

Pelin: Orta dereceli bir ailenin çocuğuyum. Zaman zaman sıkıntılarımız oldu ama atlatıyorsunuz. Ailenin birbirine kenetlenmesiyle ilgili.

*Aslı ile Pelin'in örtüşen ve örtüşmeyen yanlarını senden öğrenebilir miyiz?

Pelin: Ben tamamen içimden geldiği gibi canlandırıyorum Aslı'yı. Eğer ortak bir özelliğimiz varsa kameraya yansıyor.Bende çok inatçı ve kıskancımdır.Bazı şeyler örtüşmüyor mesela. O zamanlar da 'Ben olsam ne yapardım?' diyorum ve Aslı'nın hal ve tavırları çıkıyor ortaya. Aslı Deniz'e olan aşkını söyleyemiyor.Ben olsam söylerdim.Benim daha yumuşak yanlarım var, Aslı çok sert bir kız ama onu oynamak çok keyifli.

*Aslı'nın aile sorunları var.. Pelin de onun gibi aile sorunları yaşadı mı?

Pelin:Çok girmeyeyim o konuya ama tek sıkıntım annem ve babamın ayrı olması. O da günümüzde sorun olmaktan cıkıyor. Annem beni çok güzel yetiştirdi.O konuda psikolojisi bozuk bir çocuk olarak büyümedim. Annemin ikinci evliliğinden de bir kardeşim var.

*Senin de hayatının herhangi bir dönemimde başında kavak yelleri esti mi ?

Pelin: Tam o yaşlardayken geçti.Ben şimdi 23 yaşındayım.Aslı 17 yaşında, altı yıl öncesine bakıyorum, ne kavak yelleri esmiş...Ama çocukluktan çıkıp iş hayatına girince para kazanmaya başlayınca duruluyorsunuz ve daha mantıklı düşünmeye başlıyorsunuz.

*Kavak Yelleri sende eserken neler yaşadın?

Pelin:Çok başına buyruk bir genç değildim.O zamanlar mantıklı gördüğüm şeyler şimdi bana çok çocukça geliyor.Evden ayrılıp üniversiteye gittim.
Şimdi olsa yapmazdım.17 yaşında aileden ayrılmak bir genç kız için hiç de kolay değil.Ama iyi ki de yapmışım, hiç pişman değilim.

*Dört reklam filmini saymazsak bu ilk ciddi oyunculuk denemen.Olay nasıl gelişti nasıl fark edilip keşfedildin?

Pelin:Ankara'dan İstanbul'a geldim okuldan sonra. Üniversitede okurken yazları staj yaptım otellerde ama o işin bana göre olmadığına karar verdim.Bodrum'da, Ankara'da çalıştım.

*İstanbul'a gelince ne oldu?

Pelin:İnteraktif reklam hizmeti veren bir şirkette müşteri ve halkla ilişkilere baktım. O sırada, 'Ajansa yazdıralım seni' dediler.

*Kim dedi?

Pelin:Ben istiyordum zaten. İstanbul'da geçinmek kolay değil. Ek gelir olurdu.Yüzümün uygun olduğunu söylediler.Bir şekilde ajansa kaydoldum ve yolun başındayken önüm çok açıktı.İki ayda dört reklam filmi çektik.Ajans yoluyla bana kast haberi geldi.Görüşmelere gittim, iki üç kez görüştük. Anlaştık.

*Kaç kişinin arasından seçildin?

Pelin: Çok kalabalıktı.

*Bugüne kadar herhangi bir oyunculuk eğitimi aldınmı?

Pelin:Benim hiçbir oyunculuk eğitimim yok. Diksiyon dersi bile almışlığım yok. Ama bu reklam çekimleri başlayınca ' bu işten keyif aldığıma ve bu işten para kazandığıma göre, bunun eğitimini almam gerek' diye düşündüm.
Aslında sadece doğallıktan başlayan birşey bu.Eğitim almadığım için doğal olduğumu söylediler.Birtakım akademiler var bir yıllık, altı aylık.Bunlar iyi tiyatrocuların kurduğu akademiler. Onları araştırdığım zaman bu dizi çıktı karşıma.Çok iyi oyuncular, çok iyi bir kanal, çok iyi bir ekip...

*Yönetmenle ne konustun sete gittiğinde?

Pelin:'Her zaman doğal oyna' dedi. Bende içimden geldiği gibi oynadım.Bizim ekibimiz çok güler yüzlü,rahat ediyorsunuz.
İçimden gelenm her duyguyu rahat rahat oynadım.Ben işin eğlencesindeydim belki, ama bu iş benim içimdeki yeteneği fark etmemi sağladı.
Çünkü çok iyi bir proje, çok iyi bir kanal.Beni de seçtiklerine göre , bir şey var demek ki.

*Yıllardan beri magazin dünyasını çok yakından takip ediyormuşsun...

Pelin:Magazini takip ettim ama hiçbir zaman o kadar yakıdna değildi.Demet Akalın'ın kiminle evlendiğini ya da Bülen Ersoy'un hangi yarışmada jüri olduğunu bilirim, çünkü heryerde var. Haberde şov programında.


*'Oyuncu olsam, şunun gibi yükselsem' diye düşlerin oldu mu?

Pelin:Hayır hiçbir zaman olmadı.'Ben çok utanırım' die düşünüyordum ama tersi oldu.

*Aslı rolüne nasıl hazırlandın?

Pelin:Bir hazırlığım olmadı.Odada kendi kendime, ' Şöyle yapmalıyım böyle yapmalıyım' demedim.Oraya gittiğinizde o anda,o karakter çıkıyor içinizden.
Yönetmen anlatıyor, okuyorsun ve oynuyorsun.Doğal bir şekilde yansıtıyorum.Yönetmen beni rahat bırakıyor.Bütün oyunculara karşı böyle bende onların bir parçasıyım.

*Oyunculuk eğitimi almamış olman büyük bir kayıp değil.Çünkü bu tarz oyuncu sayısı hiç de az değil.Ayrıca nota bilmeyen solistler bile var bu ülkede.Bu konuda Pelin, kendine ne kadar güveniyor?

Pelin: Kafamda bu tarz bir iş yoktu.Reklam çekerken de yoktu.Bu dizinin başlamasıyla çok iyi şeylerin olacağına inanmaya başladım. Ama seçici olmak lazım.Ben seçici olursam bana köstek olmayacak insanlar olursa, içimde çok güzel şeyler var.

*Dizideki Aslı ÖSS ile savaş halinde... Eğitim sistemi sence düzgün mü , yoksa yapılması gerekenler var mı?

Pelin yaşlarda ben ilk dershaneye gittiğimde deneme sınavına girmiştim ve eve ağlayarak dönmüştüm.'Annem buraya para yatırıyor ve ben yapamayacağım' demiştim.O kadar korkunç ki üç saatte seni kısıtlıyorlar.Yaptın yaptın,yapamadın gittin.Emeklerin tamamen boşa gitti.Yılmamak lazım. Gidişat iyi değil.Bu sürecin okul düzenine yayılması lazım. 3 saatte kalmamalı.Bu bir gencin hayalleriyle oynamak demek.Biz bu düzene ayak uydurup bir şekilde pes etmeden devam etmeliyiz yoksa olan yine bizlere olacak.

*Oyunculuk konusunda ne planlıyorsun?

Pelin:Ben plansız programsız hareket ediyorum, ama bir sinema filmi teklifi geldi bile.TAbii ki oynamak istiyorum.Bundan sonra bir dizide de sinema filminde de ..Şu an değerlendirme aşamasındayım.Çok gencim çok farklı işler gelebilir, seçici olmak dikkatli olmak lazım.Acele etmeden her işi değerlendirerek devam etmem lazım. Bu dizi benim için çok önemli ama gelen teklifleri değerlendiriyorum.

*Bu bir yaz dizisi oldu...

Pelin: Aslında yaz dizisi değil.Bu yaz başında başladı ama 2008 e kadar devam etsin istiyoruz.Biz çok umutluyuz.

*Televizyonda izlediğin diziler hangileri?

Pelin:'İkinci Baharı çok severdim.Favorimdi.'Binbir Gece' , ' Avrupa Yakası' , 'Yaprak Dökümü' nü de izliyorum.Çok farklılar.Sitcom'u da çok seviyorum, ' yaprak Dökümü' gibi dizileride.

*Oyuncu olarak kimi ya da kimleri örnek alıyorsun?

Pelin:Bu işlerde gözüm olmadığı için kafamda oluşmadı.Meltem Cumbul ,Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer'i çok beğenirimBirçok isim var böyle.

*Bir genç kız olarak bu yaldızlı dünyaya girmek üzeresin.Bu seni ürkütüyor mu ?

Pelin:Aslında çok ürkütmüyor.Kendime ve kişiliğime çok güveniyorum.Hırslı değilim yükseklerde gözüm yok.Gittiği yere kadar iyi bir şekilde ilerletmek istiyorum.
Birileri tanıyacak sadece ama onun dozunu ayarlayabileceğimi düşünüyorum.Peşimden koşturtmayı sevmem.O durumlar bana göre değil.Kişiliğimden ödün vermeden insanları kırmadan ilişkilerimi devam ettirecetğim.

*Dizide Deniz rolündeki İbrahim Kendirci'ye sırılsıklam aşıksın.Peki gerçek hayatta aşkla aran nasıldır?

Pelin:Ben severim sevgimi de belli ederim.Bir yıldır sevgilim var ve onu çok seviyorum.Sevdiğimi belli de ediyorum.Benim de lisede platonik aşklarım oldu.Karşı taraf hiç bilmedi bile.Ama büyüdükçe ilişkiler oturuyor.

*Bu durum onu rahatsız ediyor mu?

Pelin:Çok güzel bir ilişkimiz var bunun için bozulmasından korkuyor olabilir.Belki kendi içinde birtakım düşünce ve sıkıntıları olabilir ama bana çok destek oluyor.En başta o bana cesaret verdi.Onu desteği olmasa ben bu işe giremezdim.İzmir'de çekiyoruz diziyi.Birbirimizi 1 ay göremiyoruz bazen.Ama o geliyor,ben gidiyorum.
Bugün katıldığım bir programa cıkmadan önce bana 'İyi şanslar seninle gurur duyuyorum' diye mesaj cekti. Çok sevdiğiniz bir erkeğin desteğini hissetmeniz çok önemli.

*MEsleği ne?

Pelin:Reklamcı.Reklam ajansı var.

*Hayallerinizde evlilik var mı?

Pelin:Var tabiki.O benden dört yaş büyük.Düzenimizi oturttuktan sonra istiyoruz

Avrupa Yakası'nın Yeni Yıldızı Gürgen Öz


Okan Bayülgen'in ''Makina'' programı ile yıldızı parlayan Gürgen Öz iki kez konuk oyuncu olarak rol aldığı ''Avrupa Yakası'' dizisinde esas oyunculuğa terfi etti. Gaffur'un ayrıldığı kapıcı dairesinin yeni misafiri Cesur'u Öz canlandıracak.
Gürgen Öz,yeni karakteri: "Cesur taşralı olmaktan kompleks duyan, ''Nişantaşılı,olmaya çalışan özenti biri"sözleri ile tanımlıyor.
Avrupa Yakası'nın yeni oyuncusu Gürgen Öz'le yapılmış keyifli röportaj...

ELİF BERKÖZ ÜNYAY


Popüler dizi "Avrupa Yakası"ndaki "ayrılık haberlerine" alıştık. Bu kez kapıcı dairesinden biri gidiyor: Gaffur. Ama bu daire yeni sezonda köyden gelen yeni bir misafiri ağırlamaya hazırlanıyor. Gaffur’un annesi Hediye hanımın kardeşi, Gaffur’un dayısı Cesur’u. Bu karakteri Okan Bayülgen’in "Televizyon Makinası"ndaki skeçlerinden tanıdığımız Gürgen Öz canlandıracak. Dizinin kadrosuna katılacak bir diğer isim ise Binnur Kaya. Kaya da derginin yarısını satın alan görgüsüz, sosyetik bir kadını oynayacak.

Öz 19 Eylül’de başlayacak dizideki karakterini özenti, "Nişantaşılıyım" havalarında biri olarak tanımlıyor. Karakteri için hiçbir fiziksel değişiklik yapmayacağını söylüyor: "Cesur için değil, kendim için diyetteyim. ‘Televizyon Makinası’ yüzünden 10 kilo aldım. Canlı yayında doğaçlama espriler yapmak çok zordu. Strese girdim. Bu da bana 10 kilo olarak geri döndü."



Hazır cevaplığınız, spontane esprileriniz… "Televizyon Makinası"ndaki skeçlerin en dikkat çekici ismiydiniz. Program bittikten sonra pek çok teklif almış olmalısınız…

Evet. Çok teklif aldım. Diziler, programlar… Ama benim istediğim gibi bir şey yoktu aralarında. İçimden "Keşke ‘Avrupa Yakası’ndan teklif alsam" diye geçirdiğim günlerde telefonum çaldı. Arayan dizinin yönetmeni Jale Atabey’di. Onunla daha önce bir dizide birlikte çalışmıştık. Jale "Gülse Birsel’le yeni bir karakter için seni düşünüyoruz" dedi. Seve seve kabul ettim. Ertesi gün Gülse hanım aradı, karakteri anlattı. Karakter analizini verdi, senaryoyu gönderdi.


Gülse Birsel’in sizden rolle ilgili istekleri oldu mu? Fiziksel bir değişiklik ya da şiveli konuşma gibi?

Hayır. Tipim aynı kalacak, yerel bir şivem yok. Birsel sadece oyuncuların senaryonun dışına çıkmasını istemediğini söyledi. Bu prensibine saygı duyuyorum. Zaten senaryo yeterince komik. Oyuncunun repliğine kendi kafasından ek yapmasına, doğaçlamaya gerek yok.
İlk bölümdeki karakterle 10 bölüm sonraki karakter aynı değildir. Karakter yavaş yavaş oturur. Diğer oyuncularla paslaşılır. Gelen tepkilere göre senaryo ilerleyebilir. Oyuncu karaktere yavaş yavaş hayat verir. Karakter ilk başlarda mekaniktir, zamanla yaşamaya başlar. Benim oynayacağım rol de böyle gelişecek, büyüyecek.



"Bir komedyenin içinde olmak isteyeceği bir iş"
Siz dizinin sıkı takipçilerinden biri miydiniz?

Sürekli izlerdim. İki kez konuk oyuncu da olmuştum diziye. Türkiye’de, neredeyse 90 dakika süren bir sitcom’un tutmasını sağlamak büyük başarı. Bir komedyenin içinde yer almayı isteyeceği, çok eğlenceli bir iş "Avrupa Yakası". Oyuncuların eğlendiği bir projenin seyirciye yansımaması mümkün değil zaten.
Dizi şunu da ispatladı. Bu bir star işinden çok, ekip ve hikaye işi. Oyuncular çıktı, oyuncular gitti ama hâlâ seyirciyi yakalamayı başarıyor.

Kapıcı dairesinin yeni misafiri sizsiniz. Oynayacağınız karakter nasıl biri?
Kapıcının karısı Hediye hanımın kardeşini oynayacağım. Apartmanın kapıcı dairesine misafir geliyorum.

Yani Gaffur’un dayısısınız. Gaffur dayıya mı çekmiş? Siz de onun gibi zaman zaman psikopat yanı ortaya çıkan bir karakter mi olacaksınız?
Karakterle ilgili sürpriz bozulmasın istiyorum. Özet geçeyim rolü. Karakterin adı Cesur. Cesur taşralı olmasına rağmen, kompleksleri yüzünden bunu kabullenmeyip tam aksi yönde davranan biri. Özenti bir tip. "Ben Nişantaşılıyım" havalarında.


"Kaçmanın bir yolunu bulacağım artık"
Dizideki roller oyuncuların üzerine yapışıyor. Mesela Peker Açıkalın ve Engin Günaydın. Selin’i oynayan Evrim Akın da bu yüzden ayrılmıştı diziden. Karakterinizin ömrü bittiğinde başınıza dert açar mı bu durum?
Benim şu aşamada rol üzerime yapışır gibi bir korkum yok. Oyunculukta karakterin üzerinize yapışması her zaman bir risktir. O durumu ancak kendinizi yenilediğiniz zaman kırabiliyorsunuz. Seyircinin sizi bir başka karakterle benimsemesi zaman alıyor. Beni "Televizyon Makinası"ndan tanıyanların yeni tiplememe alışması zaman alacak. Keza benim de öyle.



İyi reyting alan bir dizide oynamanın bir bedeli var. Yolda yürürken rahat bırakılmayacak, senaryo hakkında tüyolar istenilecek sizden. Bir yandan insanları kırmamanız bir yandan ağzınızı sıkı tutmanız gerek.
Sokakta ilgi görünce, tanınınca motive oluyorum. Tersi de oluyor tabii. Markette diş fırçası bakarken benimle fotoğraf çektirmek isteyen bir hayranımla karşılaşmak hoşuma gitmiyor. Bazen de arka arkaya çok soru soruyorlar. "Avrupa Yakası"nda oynamaya başladıktan sonra sorularla beni daha da sıkıştıracaklar. Kaçmanın bir yolunu bulacağım artık. n

"Esprili, samimi, akıllı, dişli kadınlardan hoşlanırım"

Gürgen Öz nasıl kadınlardan hoşlanıyor?
Ciddi, asık suratlı kadınlardan hoşlanmam. Esprili, samimi, akıllı, dişli kadınlardan hoşlanırım. Doğallığı ve sadeliği severim. Kokoş ve çok süslü kadınlar itici gelir bana. Kendi giyim tarzı olan kadınlardan etkilenirim.


Siz kimlere gülüyorsunuz?
"Avrupa Yakası"ndan başlayalım. Gazanfer Özcan’ın konuşmadan rol yapmasını seviyorum. Bakışları, şaşırmaları… Hümeyra’yı ve Erol Günaydın’ı izlemek de keyifli. Okan Bayülgen’in absürt espri anlaşıyışı çok komik. Cem Yılmaz büyük bir komedyen. Bir de Şahan Gökbakar’ın ilk çıktığı dönemdeki skeçlerine gülüyordum.

"Yolda kendi kendime Cesur karakteri gibi konuşuyorum"

Oyuncu olmaya ne zaman karar verdiniz?
Çok hayal kuran bir çocuktum. Yalnız kaldığımda hayaller kurar, tek başıma oyunlar oynardım. Oyunculuğa ilk kez o zamanlarda yakınlık duydum. Oyun oynama duygusunun verdiği hazzı sevdim. Ortaokul ve lisedeyken farklı meslekler geçti aklımdan. Lisede okulun tiyatrosuna girdim. Çok sevdim. Ailemden gizlice Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvarı’nın sınavına hazırlandım ve kazandım.
Hâlâ çocuklukta olduğu gibi bir senaryonun içinde oyun oynuyor gibiyim. Yolda yürürken takip ettiğimi veya takip edildiğimi düşünür, bir katili oynarım. Yolda oyunculuk egzersizi yaparım.


Yeni karakteriniz için de yaptınız mı bu egzersizi?
"Avrupa Yakası"ndaki karaktere Bebek’te koşu yaparken çalıştım geçenlerde. Kendi kendime o karakter gibi konuşarak koşuyordum. Bir adam gördü halimi ve bu deli ne yapıyor diye şaşırdı tabii.



Konservatuvara niye gizlice hazırlandınız? Ailenizin hoşuna gitmedi mi oyunculuğu seçmeniz?
Annem beni çok destekledi. Yeteneğim olduğunu biliyordu. Babam mühendis. Daha matematiksel düşünüyordu. Onun gibi mühendis olmamı istiyordu. Torpil dönmeden konservatuvara girilemeyeceğine inanıyordu. Ama kazanınca sevindi. Beni destekledi. Şimdi alıştılar duruma. Ünlendikten sonra nasihatleri değişti biraz. "Paranı çarçur etme. Magazine bulaşma" diyorlar.



Hazır konu anne ve babanızdan açılmışken… Adınızı neden Gürgen koymuşlar?
Babam doğaya çok meraklı. Evde oturup saatlerce doğa ve hayvan belgeseli izler. Küçükken bana da izlettirirdi. Bir belgeselde gördüğü gürgen ağacının ismini vermek istemiş bana. 1978 doğumluyum. O dönemlerde pek tercih edilen bir isim değildi. Adımla alay edildiği de oldu. Babam sağolsun, radikal bir isim seçmiş. Ablamın ismi de Yaprak.



Televizyon izleyicisi sizi komedi rolleriyle tanıdı. Bir dramda oynamak ister miydiniz?
Tabii ki. Mesela "Yaprak Dökümü" bu konuda çok başarılı. Ben seyirciyi çok şaşırtmamak gerektiğine inanıyorum. Her şeyin bir zamanı var. Komediden drama geçerken doğru zamanı yakalamak lazım. Kendimi hazır hissettiğimde, doğru bir proje geldiğinde dram oynamamı seyirci de yadırgamayacaktır.

şahan gökbakar ''Beni ya severler ya nefret ederler'' sözleri


''Beni ya severler ya nefret ederler''

Sizinle ilgili bir şey dikkatimi çekti. İnsanlar sizi ya seviyorlar ya da nefret ediyorlar.Bu iki uç nokta sizi nasıl etkiliyor?
Bu durum benim iş yaptığım alanda doğru bir şey yaptığımı gösteriyor. Hayatta da böyleyimdir. İnsanlar ya beni çok severler ya da hiç sevmez. �Şahan iyi çocuktur� gibi arada kalan bir yorum olmadı benim hayatımda. Hep �Iyyy nefret ediyorum, iğrenç bir herif� ya da �Abi süper bir herif, muhteşem� diyorlar. Yaptığım iştede böyle konuşulması beni acayip tatmin ediyor. Demek ki, yüksek düzey bir iş yapıyorum ki, orta bir fikir yok. İki uçta fikirler. Bu beni çok mutlu ediyor.

Şahan Gökbakar Röportajı


Milliyet gazetesi-İlknur Taş

Dikkat Şahan Çıkabilir'' isimli komedi programı çok beğenilince dikkatleri üzerine çeken Şahan Gökbakar, bir kaç yıl içinde espri yeteneği ve yarattığı tiplerle Türkiye�nin komik adamları arasında yerini aldı. youtube�da milyonlarca kişi tarafından izlenen Recep İvedik tiplemesini beyazperdeye taşıyan Gökbakar, bir yandan da Kanal 1�de Uğur Yücel ile birlikte ''Kolay Gelsin'' isimli canlı sitcom�la hayran kitlesini genişletiyor.

Uğur Yücel'le birlikte bir sitcom'a başladınız. 22 Şubat�ta Recep İvedik filminiz vizyona girecek. İki ayrı heyecan yaşıyor olmalısınız?

Evet hem heyecan hem de doğum sancısı var. Uğur Yücel�le Almanya�da yıllardır yapılan Schiller Strasse programının Türkiye formatını yapıyoruz. 16 ülkede daha yapılıyor. Özgün bir formata başladık. İlk iki bölümü çok eğlenceli ve komik oldu.

Özgün bir format olduğunu söylüyorsunuz ancak Tolga Çevik ve Salih Kalyon�un yaptığı ''Komedi Dükkanı''na benziyor diye eleştiriler aldınız.

Bazı köşe yazarları, televizyon eleştirmenleri ''Komedi Dükkanı''na benziyor veya çalıntı diye yazdılar. Bunlar tamamen deli saçması. Tolga Çevik ve Salih Kalyon'un yaptığı işin tadı, rengi, duruşu ve durumu çok farklı. Hatta �Komedi Dükkanı�nın Schiller Strasse'den üretildiğini, türediğini ve fikir olarak oradan esinlenildiğini düşünüyorum.



Doğaçlama komedi türedi artık herkes doğaçlama komedi yapıyor gibi yazılar da çıktı.

2004 yılından beri televizyona iş yapıyorum ve o yıldan beri bütün skeçlerimi, işlerimi doğaçlama yapıyorum. Tolga Çevik�in bulduğu bir şey değil doğaçlama komedi. Benim zaten daha önceden beri yaptığım, bundan sonra da hep yapacağım, hatta zamanında da ben böyle yapıyorum diye çok ilgi çeken ve üzerine konuşulan bir iş.

Tolga Çevik�le rakip olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Evet öyle bir yola çekilmeye çalışıldık maalesef. Kesinlikle benim ne Tolga Çevik�le ne de Tolga Çevik�in benimle rakip olma gibi bir durumu olamaz.

Uğur Yücel�le TV�de çok seçici davranan bir insan. Onunla aynı projede yer almanız nasıl oldu?
Bizim başladığımız iş dört yıldır piyasada. Bu proje herkesle yapılmaya çalışılmış. Haluk Bilginer, Beyazıt Öztürk, Demet Akbağ gibi isimler bu proje için gelip bir deneme çekimi yapmış. Fakat hiçbiri yakalanmak istenen düzeyde olmamış. Bazıları çok komik, bazıları çok durgun olmuş. Dolayısıyla bir türlü yapılamamış. İki yıl önce bu programın deneme çekimine gitmiştim. Zaten Erol Avcı ve Uğur Yücel isimlerini duyduğum zaman hani �Annenin hatrı için çiğ tavuk yenir� derler ya, ben de onlar için çiğ tavuk yerdim.

Uğur Yücel�le önceden tanışıyor muydunuz?
Hayır. Ben Uğur Yücel�e ''Muhsin Bey'' filminden beri hayran olan biriyim. Onunla bir araya gelince kafalarımızın çok uyuştuğunu fark ettim. Oyunculuk stilimi iyi anladığını, yapabileceklerimi iyi anladığını fark ettim. Bu beni çok mutlu etti.

Uğur Yücel�le çalışmak zor mu?
1,5 saatlik bir performans sergiliyoruz. Hiç durmadan canlı olarak çekiyoruz olayı. Uğur Yücel bizi zorlamanın aksine, bizim hayatımıza, oyunculuk adına çok ilginç noktalar kazandırdı. Bir kere benim performanslarımı çok beğendi. Bunu bana söylediğinde benim için gurur kaynağı oldu. Hayata dair ufak tefek cümleleri var çok tecrübeli. O cümleler üzerine düşünmeye başladığınız zaman, oyunculuk ve hayat üzerine güzel çıkarımlar elde edebiliyorsunuz. Zorlama yerine yardımcı oluyor. Ben Bilkent Üniversitesi�nde oyunculuk okudum şimdi de masterımı Uğur Yücel�le yapıyorum. Oyunculuk adına çok donanımlı ve çok yetenekli biri. Onunla bir ortamı paylaşmak güzel bir şey.

Recep İvedik oldukça kıllı bir arkadaş. O tipe bürünmek için nasıl hazırlık yaptınız?
Tüm vücuduma kıl yapıştırıldı. O kıllar vücudumda 10-15 saat kalıyordu her gün. Sonra asetonla o kılları çıkartıyorlardı. 15 kilo aseton bitti. Tiner, aseton kokusuyla uyudum. Kafam iyi gezdim sürekli. (Gülüyor) Rüyamda kılların saldırısına uğradım. Öyle bir psikolojiye girdim.

Çekimler süresince Recep İvedik olarak dolaşmak, onun gibi oturup konuşmak, hareket etmek sizi nasıl etkiledi?
Recep İvedik�e geçişlerde pek zorlanmadım. Sadece Recep İvedik�ten çıkışlarda zorlandım. Etkilerini taşıyorum hâlâ. Etrafımdaki hanımefendilere �Ne var lan� diye konuşmaya başladım. Mesele restoranda yemek yiyip geyirdim. Recep İvedik�ten sonra pis bir adam oldum. Beni negatif etkiledi. İnsan bu kadar çok tipleme yaptıktan sonra Şahan nasıl bir adamdı diye düşünmeye başlıyor. Bazen konuşurken bu benim konuşmam değil diye düşünüyorum. Kendi karakterimi unutmaya başladım. Kendimi de bir tipleme olarak görüyorum.

Anne-Kız Aynı Dizide!

Kanal D'nin Reyting Rekortmeni Dizisi Binbir Gece'de Önümüzdeki Haftadan İtibaren Büyük Sürprizler Var

KANAL D'NİN REYTİNG REKORTMENİ DİZİSİ BİNBİR GECE'DE ÖNÜMÜZDEKİ HAFTADAN İTİBAREN BÜYÜK SÜRPRİZLER VAR

Dizinin başrol oyuncusu Bergüzar Korel'in annesi sinema sanatçısı Hülya Darcan, önümüzdeki haftadan itibaren Binbir Gecce'de ekrana gelecek.

Darcan, Bennu'nun (Ceyda Düvenci) Kıbrıs'ta yaşayan annesini canlandıracak. 5 bölüm konuk oyuncu olarak yer alacak Darcan, kızıyla karşılıklı oynayacağı için mutlu olduğunu söyledi. Ancak Binbir Gecce'deki değişiklikler bununla bitmiyor. Dizide Evliyaoğlu ailesinin hırçın gelini Füsun'u oynayan Yonca Cevher de son bölümde kayınvalidesi tarafından Kayseri'ye gönderildi. Çünkü Cevher, 7 aylık hamile...

Senaryoda hamile kalması mümkün olmadığı için de doğum yapana kadar rolüne ara verildi. Erkek bebek bekleyen Cevher, son bölümlerde sürekli bol elbiseler giyerek karnını saklamaya çalışıyordu.

CHP Gaziantep Şahinbey İlçe Kongresi'nde Ahmet Yılmaz başkan seçildi.

CHP Gaziantep Şahinbey İlçe Kongresi'nde Ahmet Yılmaz başkan seçildi.

CHP Gaziantep Şahinbey İlçe Kongresi'nde Ahmet Yılmaz başkan seçildi.

CHP Şahinbey İlçe Kongresi, İnönü Caddesi'ndeki Binbir Gece Düğün Salonu'nda gerçekleştirildi. 400 delegenin 370'inin oy kullandığı seçimde, CHP İl Başkanı Hasan Öztürkmen'in desteklediği Ahmet Yılmaz 167, İbrahim Kaçar 107 ve Ahmet Daş ise 94 oy alırken 2 oy geçersiz çıktı. CHP Şahinbey İlçe Başkanlığı'na seçilen Yılmaz'ı diğer adaylar ve partililer tebrik etti.

Binbir Gece'nin Bennu'su Ceyda Düvenci Son Aşkını Unutamıyor


Binbir Gece'nin Bennu'su Ceyda Düvenci'nin Eski Aşkı İsmail Hacıoğlu'nu Unutamadığı, Ancak Geri Dönmesi Halinde de Affetmeyeceğini Söylediği Öğrenildi.

BİNBİR GECE'NİN BENNU'SU CEYDA DÜVENCİ'NİN ESKİ AŞKI İSMAİL HACIOĞLU'NU UNUTAMADIĞI, ANCAK GERİ DÖNMESİ HALİNDE DE AFFETMEYECEĞİNİ SÖYLEDİĞİ ÖĞRENİLDİ.

Tıpkı oynadığı dizide olduğu gibi önünde diz çöküp romantik bir evlilik teklifi almayı çok istediğini söyleyen Düvenci, evlilik hayali kuruyor.

Halit Ergenç'in At Merakı!


Atları Çok Sevdiğini Söyleyen Halit Ergenç: 50 Yaşıma Geldiğimde Kendimi At Üstünde Ormanda Gezerken Hayal Ediyorum. Etrafımda Çocuklarım da Olabilir ..

ATLARI ÇOK SEVDİĞİNİ SÖYLEYEN HALİT ERGENÇ: 50 YAŞIMA GELDİĞİMDE KENDİMİ AT ÜSTÜNDE ORMANDA GEZERKEN HAYAL EDİYORUM. ETRAFIMDA ÇOCUKLARIM DA OLABİLİR ..

'Binbir Gece' dizisinde canlandırdığı 'Onur' karakteriyle hayran kitlesini genişleten Halit Ergenç, özel hayatıyla ilgili bilinmeyenleri anlattı. Geçtiğimiz yaz evlenen yakışıklı oyuncu, 'Evlilik güzel bir şey. Eşim Gizem sayesinde evim, eve benzedi. Aşk bana çok fazla enerji veriyor' dedi. İşte, Halit Ergenç'in 'özel hayatı'nın ayrıntıları..

Hafta sonları mutlaka güzel bir kahvaltı yaparız. Ben menemen pişiririm. Balkon kapımızı açıp, tertemiz bir havayla güne başlarız. Ondan sonra planımız bazen gezip tozmak, bazen de evde kalıp film izlemek olur.

Çok uzun süre yalnız yaşadığım için ev işlerine yatkınım. Eskiden evimin temizliğini kendim yapardım. Bulaşığımı yıkarım, yemek yaparım, çok güzel ütü yaparım. O yüzden Gizem'e de yardımcı olabiliyorum.

Çok deli dolu, sağlıksız yemekler yemem. Kahvaltı en sevdiğim öğündür. Kahvaltıda reçel çeşitleri yemeyi çok severim. Evimizde, patlıcan, incir gibi ev yapımı reçeller mutlaka olur.

Asla kola gibi asitli içecekler içmem, hamburger yemem. Sigara içmem, şekeri de olabildiğince az kullanırım. Zeytinyağlı yemeklere bayılırım. Enginar, yaprak sarma severim.

Buzdolabımızda mutlaka beyaz peynir olur. Süt ve sodayı da çok kullanırım. Bir de buzlukta meyve pürelerim vardır. Mutlaka her mevsimin meyvesini püre haline getirip, buzluğa atarım. Sonra onlardan kokteyl hazırlarım.

Müzik benim için çok etkilidir. O yüzden her sabah kalkar kalkmaz ruh halime göre müzik açarım. Eğer günün devamında çok fazla iş varsa, çok fazla çalışılacaksa; çok enerjik bir müzik bir anda beni güne hazırlayabilir.

50 yaşına geldiğimde kendimi at üzerinde ormanda gezinirken hayal ediyorum... Atları çok severim. Sağımda solumda çocuklarım olabilir. İki çocuk olsun diyorum ama tabii şimdiden bunu bilemeyiz.

Bergüzar Korel, Gazetecilerden Utandığını Söyledi!


Dün Gecce Sevgilisi Tan Sağtürk'le Baş Başa Romantik Bir Akşam Yemeği Yiyen Bergüzar Korel, Gazetecilerden Utandığını Söyledi!

DÜN GECCE SEVGİLİSİ Tan Sağtürk'LE BAŞ BAŞA ROMANTİK BİR AKŞAM YEMEĞİ YİYEN Bergüzar Korel, GAZETECİLERDEN UTANDIĞINI SÖYLEDİ!

Tan Sağtürk ile yaşadığı aşk ile adından sıkça söz ettiren 'Binbir Gece' adlı dizinin güzel oyuncusu Bergüzar Korel, balet sevgilisi ile birlikte önceki gecce Arnavutköy'deki restoranda karşılıklı romantik bir akşam yemeği yedi.

Sevgililer günü öncesi akşam yemeğine çıkan güzel oyuncu çıkışta kendisine yöneltilen "Sevgililer gününde Tan Bey size ne aldı?" sorusuna "Arkadaşlar kusura bakmayın, karşımda sizleri görünce gerçekten çok utanıyorum ve konuşamıyorum" cevabını verirken ünlü balet ise konuşmaktan kaçındı

binbir gece dizisinden tanıdıgımız İpekçi Mankenliği Bıraktırdı


Haber: İpekçi Mankenliği Bıraktırdı
Resmi büyütmek için tıklayın

'Binbir Gece' Dizisinden Tanıdığımız Yeliz Akkaya'nın Cemil İpekçi'den Yediği Fırça Mankenlik Mesleğine Tövbe Ettirmiş.

'BİNBİR GECE' DİZİSİNDEN TANIDIĞIMIZ YELİZ AKKAYA'NIN CEMİL İPEKÇİ'DEN YEDİĞİ FIRÇA MANKENLİK MESLEĞİNE TÖVBE ETTİRMİŞ.

Şimdiye kadar birçok projede rol almasına rağmen, Yeliz Akkaya'nın yıldızı 'Binbir Gece'deki Melek rolüyle parladı. Artık herkes onun oyunculuğunu konuşuyor.

Oysa Akkaya'nın kimsenin bilmediği bir de mankenlik tecrübesi var. Her ne kadar bu Cemil İpekçi defilesi, işittiği azar yüzünden onun ilk ve son tecrübesi olsa da.

27 Şubat 2008 Çarşamba

aslı tandogan en yeni resimleri













Aslı Tandoğan
"Kabadayı" filminde canlandırdığı Karaca karakteriyle dikkatleri üzerine çekti.. Hacettepe Konservatuarı Arp bölümü mezunu... Senelerce orkestralarda arpist olarak yer aldığını belirten güzel oyuncu müzisyenliğinin oyunculuğundan daha kıdemli olduğunu söyledi..